20.02.2016

Yoga: Sevgi Kardeşlik İlişkiler Üzerine

Geçenlerde bir yoga etkinliğine katıldım.  Bazen aklımda kalmadığı için sevgi üzerine konuştuklarımızın bir kısmı bloğumda olsun ve aklımdan hemen onları yazayım ki, hafızamda yer etsiler istedim.  Gel gör ki yazamadım, kısmet bu güneymiş.






Dünyamız çok hızlı dedik en başta. O kadar hızlı hareket etmemiz gerekiyor ki bu dünyada... O kadar hızlı olmalıyız ki bir saniye bile durup düşünemeyelim “ben ne yapıyorum” diye ve ne istediğimiz sorgulamayalım ki sistemin bize uygun gördüğü işleri yapalım uygun gördüğü yerlerde yemeklerimizi yiyelim, tatillerimizi bile orada yapalım. 

Hoca dedi ki “Sizin aslında hiç sıkılmamanız gerekir. Yani yarım saat boyunca bir duvara bakıyor olsanız bile sıkılmamanız gerekir. Ancak sistem bunu istemez. Haydi bir şeyler yapsana der. Bu da dışarı çıkıp para harcamanızla sonuçlanır. Sistem sizin para harcamanızı ister çünkü.  Ağzımdan ister istemez “Gerçekten mi?” sorusu çıktı. Gerçekten bizim bir duvara bakıp yarım saat sürse bile sıkılmamamız normal miydi yani? Kendimi bunu yaptığım zamanlarda boşuna mı sıkmışım, “bir şeyler yapmam lazım” diye.  Hatta bazen tatillere gittiğimizde bir hafta içinde sırf denize girmek bile canımızı sıkar.  Bir şeyler yapmalıyım güdüsü orda da vardır çünkü. Bunların da ne kadar yanlış olduğundan bahsettik.

Bu aralar Osho okuyorum. Osho meditasyonu çok farklı tanımlıyor, öyle ki meditasyon bile demiyor aslında. Konsantrasyon meditasyon değildir diyor,   tefekkür konsantrasyonun bir geniş alanlısıdır, daha geniş alanlıdır belki ama bu da meditasyon değildir diyor.  Zihin o kadar akıcı ki onunla ilgili bir disiplini bir kitap haline getirilmişken anlamak çok zor oluyor. Daha başlarındayım, sonlarına doğru anlamayı başarabilirsem size de aktaracağım.

Bu günlerdeyse okuduklarımdan sonra tek yapabildiğim biraz daha yavaşlamaya ve sakinleşmeye çalışmak ve olabildiğince “an”da olmak. Bir şeyler beklememek ve bir şeyler olabilir mottosuyla ilişkiler kurmamak. Anlatıldığı gibi kolay değil, ben de tam anlamıyla başaramıyorum zaten. Ama bu kadarıyla bile şu dönemde inanın daha huzurluyum. Tavsiye ederim. Süreçten zevk alma yazımı uygulamaya devam ediyorum yani.

Bu arada gittiğim yoga kursunda istediğim ileri bir ders var ve bu dersi almadan önce urdhva dhanurasana ve handstandi yapabilme özellikleri arıyorlarmış. Daha temel yoga derslerine adam gibi devam edemeyen ben bu hareketlere taktım. Şimdilik urdhva dhanurasana pozunu kusursuz yapabilmekle beraber handstand için sanırım 147 gün falan daha çalışmam lazım.

Konumuza yani sevgiye gelecek olursak, karşılıksız sevgiyi de biraz açmamız gerekiyor tabi ki. Gerçi biz workshop boyunca pek açamadık. Sonuçta kendimizi sevmekte karar kıldık da diyebiliriz. Sakince kendimizi severek, sonra bir şeyler beklememeyi öğrenerek, insanları oldukları gibi kabullenip sevmeye çalışarak daha huzurlu ve sevgi dolu bir alan yaratmak mümkün.


Şu an etrafımızda yaşanan kötü durumdan etkilenmemek, üzülmemek, tepkisiz kalıp sakin durabilmek pek mümkün değil. Sabah radyoyu açtığınızda gündemden haberler duyup işe sinirli ve gergin gitmemek için robotumsu bir yaratık olmanız lazım. Ancak olayların akışından etkilenip, mantıksız düşünüp yine sistemin bizi istediği gibi yönlendirmesini engellemek için bireysel çaba gerektiriyor. Bireysel çaba ki en zor olanı. Sakin, yönlendirilmemiş bir zihin, içinde tutarlı ve özenle uğraşarak oluşturulmuş olgun bir düşünce yapısı... Tüm topluma gerekli olan işte bu, zira kendini eğitememiş bir insan toplumu da olumlu etkileyemez. 

Herkese huzurlu haftalar diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder