5.05.2013

Size Annemi tanıştırayım; Fridevs Hanım


"Ayyy aynı Bihter'sin" dedi annem. Zenginlik görünce içimdeki entrikacı kadın uyanıyor.

Bayadır yazamadım, özlediniz beni değil mi? Bu haftanın ortasında yeni işe girmenin neden olduğu, heyecan, kaygı, korku, panik havası kendini yavaş yavaş sükunete bırakıyor. Gerçekten çok yavaş bir şekilde yalnız… Bu iki iş değişimi arasında boş kaldığım küçücük bir arayı da annemle paylaşarak geçidrim. Kendisi hafta sonları müsait olmamasından mütevellit sadece hafta içleri aksiyona girebiliyoruz ne yazık ki.

Aslında Beltur gibi şirketlere karşıyım ancak annem Malta Köşkü’ne daha önce gitmiş ve çok beğenmiş olduğundan yine gidelim isteğini kıramadım ve beraber Malta Köşkü’ne doğru yola koyulduk. Ancak gittiğimde gerçekten hiç ama hiç pişman olmadım. Böyle güzel bir yer olamaz! Artık kına-nişan-neyim varsa tavsiye edilecek listemdedir burası :)

Neyse sonrasında da baya bir sahilden yürüyüş gerçekleştirdik, İstanbul turu yaptık resmen. Ondan sonra da karnımız çok acıktı bir de tatlı keyfi yapalım dedik. Bu mutlu günün de pahası biçildi, 182435 kalori :)

Zengin olsam kesin bunalımlı aristokrat görüntüsüne sahip olurdum ya da olmak için kasardım. 

Şu avizelere bayılıyorum, yani ilerde kendi evim olduğunda salonuma bunun ufaltılmışı, minik şaaşalı bir avize alacağım. Minimalizm de neymiş? He neymiş?


Kadının ruhu asil, ben turist gibi oraya ait olmadığımı her şekilde belli edecek pozlar verirken kadın gayet köşkü sahiplenmiş...


Ben de asil olacağım dedim ama yine olmamış gibi bir şeyler?!




Neyse sonra oturalım da bir şeyler yiyelim dedik. Her seferindeki gibi tavuklu salata-köfte arasında bir şey olmasın diye de epey hummalı bir çalışma içine girdik.




Tavuk olmasın dedik ama bıldırcın dolmasının içeriği epey güzel geldi bize. Biz de içi kurutulmuş meyvelerden oluşan bu bıldırcını yerken zevkten dört köşe olduk efem :)


Asıl plan bu mutancana idi. Mutancana kuzu etini balla ağır ateşte pişirerek yapılıyor. Normalde kırmızı et ve hele kuzu eti sevmeyen bünyeler olarak, buna ba-yıl-dık! Böyle lokum et yok. Ayrıyetten yanındaki keşkek de inanılmaz güzeldi. Afiyetle yedik.


İşte yürüdük yürüdük, az gittik uz gittik sonunda Sirkeci'ye vardık. Eminönü-Sirkeci yukarısı Cağaloğlu benim her gün gitsem sıkılmayacağım yerlerdendir. Denetim alanında çalışırken de yolum sıkça düşerdi buralara. Bayılırım, çok garip bir havası vardır. Bazıları "ay ne kalabalık" şeklinde tepki gösteriyor ama ben kalabalığını bile seviyorum. O kalabalıkla ben de kalabalık oluyorum. Nasıl bir şey ifade edemiyorum tam ama kalabalıklar içinde yalnız olmadığım, yalnız olsam da hissetmediğim yerlerden.

Eğer arada kendimi bulmak ve dinlemek, içimdeki "ben" e ulaşmak için uzaklaşmak istersem ve o vakti bulursam, Tibet'e kasmam gerekmeyecek. Eminönü'nde 1 saat oturmak kafi :) 

Neyse işte dedik ki tatlı yiyelim, annem daha önce burayı görmüş çok enteresan tatlıları var dedi. Ben de normalde sirkeci'de o tren istasyonunun yanındaki yerleri hep es geçerim. Meğersem nasıl güzel bir manzarası, nasıl enteresan tatlıları varmış! Ay iki tatlı yiyelim, ağzımız şenlensin dedik, önümüze menü yerine katalog geldi.

Tatlı kataloğu

Bir de bu katalogda tatlıların hepsi yok bile! Biz gittik yine baklava-muhallebi yemeyeceğiz en enteresanından ne varsa onu yiyelim düsturunda olduğumuzdan böyle garip garip iki tatlı aldık. İlkinin üstü limon ve portakal aromalı altı pirinç unundan muhallebi tarzında bir tatlı. 2.si ise altı çikolatalı puding, ortada kabak tatlısı üstlerinde ceviz ve onun üstü gülsuyu aromalı jölemsi bişiydi efendim. 



Tatlıcının gayet renkli manzarasıyla sizi baş başa bırakıyorum. Yalnız şöyle bir gözlem+tavsiyem olacak. Ne zaman böyle mekanlara gitsem hep turistlerle dolu oluyor, yani İstanbul'un en güzel yerlerinde, bizim en özel tatlarımızı deneyen, keyfini çıkartan hep turistler oluyor. İstanbul'da yaşar ve İstanbul bizi bu kadar yorarken, trafiğiyle osun, kalabalığıyla olsun; lütfen onun bize bahşettiği muhteşemliği kaçırmayalım. Zaten ne kadar istesek de yetişemeyeceğimiz kadar çok zenginlik mevcut. Azar azar başlamak lazım. mutlu pazarlar...