31.10.2012

29 Ekim 2012

Bir cumhuriyet bayramı daha geçti. Hepsinden daha olaylı yine de gayet renkli ve coşkulu olarak. Organizasyon zayıf olsa da, katılım yüksekti ve şunu fark ettik ki yaşlı amcalar, teyzeler kesinlikle bizden daha coşkulu, daha enerjik! Onların cumhuriyete bağlılığı çok daha saf, daha temiz ve kirletilmemiş sanki. Bizse daha bilinçsiz ya da yanlış taraflarca doldurulmuş gibiyiz.

Yine de çoluk, çocuk, genci, yaşlısı hiçbir şey dinlemeden orada toplanmışlardı ya, çok güzel bir görüntüydü. Hele yürümekte zorlanan kişilerin, tanıdıklarının koluna girerek yine de o yürüyüş alanında bizlere katılması beni ve arkadaşlarımı çok duygulandırdı.

Ve ben karar verdim yıl 2012’de orda olduysam, 2013'te de orda olacağım, 2023’te de.


Sizleri de beklerim…

21.10.2012

Tozlu raflardan bir şarkı

Eskiden böyle şarkılara hemen ulaşamazdık. Radyodan kasete kaydetme olayı vardı mesela. Ya başını kaçırmış olurdun ya da Dj tam şarkının sonunda salak salak konuşur, şarkıyı mahvederdi. Ben altta koyduğum ve tesadüfen bugün hatırladığım bu şarkıyı da mesela yarısından çekmiştim. Birden bir duygulandım aptal aptal. Ne kadar çok dinliyordum nasıl unutmuşum öyle. Artık yarım kalan şarkılar yok, istediğimizde hemen her şakıyı “bütünüyle" dinleyebiliyoruz ama işte böyle anılar olmuyor. 

Ben yarısından da olsa dinliyordum bu şarkıyı, o kadar yarım dinlemişim ki klibini baştan sona dinlediğimde başını hiç bilmediğimi fark etmiştim. Sonra yıllar geçti, çok tatlı bir sahnede beynimin içinde kıvılcımlar çaktı.

Dokundu bana.

18.10.2012

Felix de pek abartıldı

Daha önceki yazılarımda belirtmiştim işte burada, gezen ve çılgın şeyler yapan bir insan olduğum dönemler de oldu. O nedenle ben ve tüm bu yaptıklarımdan haberdar olan iş arkadaşım Özlem’imle beraber Felix’in bu dünyadan atlayış mevzuunu gayet serinkanlılıkla karşıladık.

Özlem: Yahu ne abartıldı sen de atlarsın bence, yani korkusu olmayan herkes atlar, zaten gerekli teçhizat var.
Gamze: Ama öyle deme düşüş için öncesinde baya bir eğitimi, pratiği vardır. Uzun süre ders falan almıştır.
Özlem: Aman ne var ki bi’ hafta olsun olsun bi’ eğitim verilir nedir yani? Atlarsın sen bence, hem daha önce yapmadın mı?
Gamze: Yok yaptım da yani hoca vardı arkamda o düşüş esnası zor yani.
Özlem: Aman düşüşte bir şey yok, bir iki saatlik eğitimle yaparsın sen.
Gamze: Yani aslında evet normal uçaktan atlayanlara bir hafta eğitim veriyorlar altı üstü yapılabilir, sonuçta kıyafet, teçhizat ona göre.
Özlem: He yaa yaparsın, orda adamın kıyafeti şeysi hep var ;)
Gamze: Yani…
Özlem: Sen de öyle kıyafet, öyle bir ekipmanla kesin yaparsın
Gamze: Evet evet yaparım… 


Nasıl bir gazsa artık, sanki uludağ gazoz gelmiş ve aramızda şöyle bir konuşma geçmiş:
 “Gamze Hanım, yaptığımız araştırmalar sonucu, bizim sponsorluğumuzda stratosferden atlamanıza karar kılındı. Yarın sabah ezanını takiben roketimiz fırlatılacak siz de atlayışınızı Allah’ın da izniyle başarıyla tamamlayacaksınız”
Bende biraz ıkındıktan sonra belirli bir ücret karşılığında kabul etmişim.
“He bu arada roketimde Lays yoğurtlu ve Eti portakallı bitter çikolata istiyorum, ne yaparsınız sporcu kaprisi”

Bir sonraki uçuşta ya da düşüşte görüşmek üzere.

17.10.2012

Kulağıma Son Takılanlar...

İnsan deli çağındayken You Oughta Know'daki gibi sözlere sahip bir şarkı duyduktan sonra kaseti temin edip, hemen her şarkıda “oha oha” diyebiliyorsa o albüm iyi, o sanatçı da sanatçıdır. O nedenledir ki Alanis Morisette’in yeni albümü çıkmış dendiğinde de ben böyle bir heyecanlandım albümdeki şarkıları tek tek dinlerken sabırsızlandım falan. Havoc And Bright Lights albümünü dinlerken, susuzluktan ve sıcaktan ölürken boğazıma kola doldurmuş bir insan kadar ferahladım. Bir kere albüm inanılmaz enerjik olmuş.

Albüm klibi çekilen Guardin’la başlıyor. Guardian, gayet naif sözlere sahip olsa da temposu çok kuvvetli bir şarkı. Sonrasında Woman Down geliyor. Ben bayılıyorum böyle anlamlı şarkılara. Konser esnasında şarkıya eşlik ederken zıp zıp zıplamak eminim çok eğlenceli olacaktır. Albümde benim bir sevdiğim şarkı da Numb. Asi yapıncak sözleri ve tabi ki keman kullanılmış olması etkileyicilik unsurunu ikiye katlıyor. Celebritiy müzik altyapısı çok hoş ama bize hitap etmiyor sanki pek. Biz ünlü değiliz ki ühüühü bi kuru maaşa çalışıyoruz be abla :/ Bişey yapmıyoz yani ünlü olmak için. Ondan sonra sırasıyla sevdiğim şarkılar ‘til you, Lens, Havoc, Empany olarak ilerliyor. 

Bence kesin hemen dinleyin, evlenmiş, anne olmuş, yumuşamış diyenlere aldanmayın. Alanis hep Alanis ya canım o benim. Alanis’in bundan sonra yapabileceği tek hata o upuzun saçlarını kestirmek olacaktır. Bence…

Ahanda şarkı


 Bir yeni albüm bıdık bıdık şarkılar yapan ülkemize gelmiş, benim de yeterlilik yüzünden bir güzel kaçırdığım Two Door Cinema Club’ın Beacon albümü. Bunlar da tutmuşlar ilk şarkıyı Sleep Alone’a çekmişler. Albüm genel olarak bu şarkı gibi kıpır kıpır. Belki bir önceki albümden biraz daha durgun olduğunu söyleyebiliriz ama bunun kötü olduğunu söyleyemeyiz. Albümdeki çoğu şarkıyı çok sevdim, hepsini defalarca sıkılmadan dinleyebiliyorsunuz. Ama benim için Sleep Alone bunlardan biri değil.
Kendi tavsiyelerim; en önce paylaştığım Next Year, Sun, Handshake, Pyramid ve The World Is Watching. Yani her şarkıyı en az 2 kere dinleyip bir sonrakine geçiyorsunuz. Bende öyle oldu.

Bu da dediğim şarkısı


En son albümümüz Grizzly Bear’ın Shields albümü.  Benim durgunluğundan ötürü önce ısınamadığım bir albüm oldu Shields. İlk dinleyişimde dikkatimi çeken şarkılar, kesinlikle Sleeping Ute –çok başarılı bence- ve A Simple Answer’dı. Albümde en beğendiklerim hala bu şarkılar gözümde, pek bir şey değişmedi yani. İlk dinlenim önemli :  )Yet Again’in klibiyle birlikte izleyince bende büyüsü bozuldu, sanki alakasız bir klip mi olmuş ne? Ben pek beğenmedim. Şarkıysa gayet güzel aslında…
Albümdeki favorim en sonda pıt diye çıkıveren Sun in Your Eyes. Hatta bu şarkıyı albümde en beğendiğim olarak değil baya baya beğendiğim şarkılar arasına koyup, şarkıyı da sizinle paylaşıyorum. İyi dinlemeler…

14.10.2012

who?

Tiksindim şarkıdan da klipten de, hiç beğenmedim ikinizi de. 
Ben yatıyorum ok?

13.10.2012

Konserler ve evet istiyorum evet!

Naber yahu?!!
Hiç ses soluk çıkmıyor kendi kendime mi konuşuyorum acaba diyorum? Acaba??!!
Geçen gün n’oldu Figli Di Madre İgnota adlı bir grubun konserine gittik Bronxda. Gerçi grubun sadece Theme for Paradise adlı şarkısını biliyordum ama “olsundu”. Konser eğlenceli olacaktı. Çünkü böyle kıprık kıprık Balkan Stayla müzik yapan bir gruptu. Hatta bi ara “oturmaya mı geldik bea” tarzı, Türk düğün müzikleri çaldılar çok eğlendik. Omuzlar attık, roman yaptık. Zaten geçen aylarda paso düğün gezdiğimden idmanlıydım. Bir de bildiğim tek şarkıyı bis yaptılar tam şön oldu.

Bu arada “olsundu”  “olmak” fiilinin ne itici bir çekimidir öyle. Zaten sadece kitaplarda rastlarız ve ben her okuyuşumda tiksinirim. Olsundu ne be?!
Ayrıca arkadaşlarınız sevdikleri şarkının gazına kapılıp tango hareketleri yapmaya çalışınca lütfen dalga geçmeyin, insanın hevesi kırılıyor :/


Geçelim.
Bu hafta bir de İstanbul Üniversitesi’nin Bidolufest etkinliği kapsamında Duman konserine gittik. Bizden geçmiş anacıım öyle çoluk çocuk içinde ıkış tıkış konsere gitmeler etmeler. Yahu bizim zamanımızda da bahar şenlikleri oluyordu, Şebnem Ferahlar geliyordu gayet gidip önlerden ya da arkalar bile olsa rahaaatçana izliyoduk. Bu ne kalabalıktır, 5-6 senede bu kadar mı ürenir? Ürenir dedim, çok üremişiz yani.
Duman gayet başarılıydı gibi klasik, “konser izlenimi anlatan blue Jean yazarı” cümleleri kurmayacağım. Ben çok seviyorum Duman’ı hacı. Öyle böyle değil seviyorum. Çok da güzeldi, “Dön ne olur” bile güzeldi. Gönül coverını zaten günde 15 kere dinliyorum, konserde canlı canlı da izledim. Çok seviyorum yahu. Mesela başka sanatçıların şarkılarını dinliyorum bazen diyorum “bu şarkıyı keşke Kaan da söylese Batuhan sololasa.” Neyse ergen hayallerimi burada an itibariyle bırakıp başka konulara geçiyorum.


Hani dedim ya çok düğün oldu, işte o düğünün sahibi arkadaşıma ev gezmesine gittim. Sevgili arkadaşımla beraber fotoğrafta gördüğünüz fajitamsıyı yaptık ama çok leziz oldu. Aslında asıl anlatmak istediğim düğün cdsi. Düğünün ilk anlarına yetişemediğimden,  cdnin açılmasını bir çocuk heyecanıyla bekledim. Bir 5 yıl önce “gamze yakında düğün videolarını neşeyle izleyeceksin” deseler, gerçekten gülerdim. Ama geçen gün yaşadığım heyecanı görseniz, sanırsınız Star Wars yeniden çekilmiş, “Avengers 2” galası beş dakka sonra başlayacak, öyle bir heyecan bende… Neyse meğerse asıl olay düğünün başlarında nikahtaymış ben kaçırmışım. Hiçbir masraftan kaçınmayan, yaratıcılıklarını zorlayan, düşünmekten korkamayan düğün organizatörleri, nikahta evet-evet tasdiğinin gerçekleştiği anı çok sıkıcı bulmuş olacaklar ki arkadaşım masada “evet” dediği anda arkadan Ebru Gündeş’in “evet, istiyorum evet” şarkısını çalıp, bu eveti bir de tasdik ettirmişler. Şakacılar işte. Hani düğünde gerçekleşen aksilikleri önlemek için bir liste hazırlarsam listeme “evet dedikten sonra bir şey çalmayın rica edicem” ibaresini koydurmayı düşünüyordum ki, iş arkadaşımla bunun abartısını konuşa konuşa çok da kötü değilmiş beee moduna geldik. Çünkü bu yaratıcılıkla beraber bizim de ufkumuz açıldı. Acaba şunu yaptıktan sonra arkaya şu şarkıyı mı koysak, şundan sonra şu şarkı birden çalmaya mı başlasa? Aslına evet dedikten sonra şu şarkı daha iyi giderdi gibi düşüncelerle fikre gülmeyi unutup daha da geliştirdik… Sonuçta ne kadar aksilik olursa olsun, kavga-dargınlık olmadığı sürece, düğünler çok güzel şeyler arkadaşlar…

Ben okuyorum, siz de okusanıza

Gözlüyorum ben bu blogları temalı bir ödülüm var. Sevgili Hobi Defterim bu ödülü bana vermiş. Ödülün manası çok izlenmeyen, daha doğrusu fark edilmemiş blogları, blog cemaatinde gün ışığına çıkarmak. Kaç aydır yazıyorum blog halaa popüler olamadım, bu da ayrı konu. 

Ama yine de çok isabetli ve sevindiğim bir ödül oldu çünkü çok sevdiğim arkadaşlarım, binbir zahmetle yazdıkları blogları izleyicisiz, okuyucusuz kalmıştı. Ben okurken cidden eğleniyorum siz de okurken eğleneceksiniz, buna emin olduğum blogları huzurunuzda paylaşıyorum


Sevgili arkadaşım teoride benim gibi işli, güçlü olduğu halde pratikte işsiz olanlardan. Zaten isminden belli… Biz kendimize “iş hanımı” diyoruz. Bu aralar hayatında çok hayırlı gelişmeler oldu. Bu hayırlı gelişmelerle birlikte “brand new life” ına alışırken neler yaşayacak ben de merak ediyorum. Biz grupça merak ediyoruz. Bu nedenle Pazar onlara gideceğiz zaten. Ama siz gidemeyeceksiniz bu nedenle okuyun bloğunu : P
Ben bu bloğu fazla anlatmayacağım, çünkü bugün kendisine gidecek olmama rağmen harici hard diskimi yine gene evde bıraktığımdan moralim bozuk. Oysaki müzik arşivini silip süpürmek istiyordum, of ya : (
Neyse yani bir bakın içi dopdolu yazıyor, kafalı arkadaşım benim yaa.
Zihin tavsiye edilmiş zaten, ben yine de diyorum okuyun bu bloğu yahu. Zihin sayesinde konserlere daha bir hisli gider oldum : )
Bundan başka bu aralar yazmayan ya da yazamayan Uzay Boşluğu ve Realist Gurme ye de bir göz gezdirin derim, bana verilen 5 "gün ışığına çıkmaya değer blogu" tanıtır, aradan çekilim ben; )

12.10.2012

Şarkılarla Ben

Böyle uzun aralar bırakıyoruz ya, hiç hoş değil biliyorum.
Hepimizin eline tarağı alıp, ayna karşısında şarkı söylemişliği vardır ya? Benim yok, çünkü deodorant şişeleri bu konuda çok daha kullanışlılar.
Geçelim.
Yıllarca izlerken oha dediğimiz sahne performansları oldu, şimdi tuttu biricik blog arkadaşım Zihin bana “bunları yaz, sana bu mimi paslıyorum” dedi ama o da ne? Aklım bomboş!
Yani bu mimi uzattıysam da aklıma gelir de, yuh bunu nasıl unuttum demeyeyim diye uzattım yanlış anlaşılmasın. Şimdi mimin cevapları…

Sesinizin çok güzel olduğunu farz edin ve ideal sahne performansınızı tarif edin. (Hangi şarkıyı söylerdiniz, nasıl giyinirdiniz, size kimler ya da hangi aksesuarlar eşlik ederdi?)

Şimdiii, benim sahne performansı dediğimde –kaldı ki kadın olarak tabi ki- aklıma Madonna’dan başkası gelmiyor yahu. Şimdi sesi de çok bir diva sayılmasa da ben performans olarak bunu tercih ettim. Şova gel… 


Bir de madem ses demişiz, ses efenim. Ses+görüntü bence…


Özel bir gününüzde bir koro ya da özel bir kişi sizin için sürpriz bir parça hazırlamış. Parçanın özelliği sizi tarif etmesi, hangi parça olurdu bu?

Ben biraz uzaklaşmak, sakin bir yaşam istiyorum sanırım. Çok sıkıldım da : (

ya asıl bu şarkıyı unutmuşum yazıya bir edit çekip bunu ekliyorum. Yıllarca telefon melodimdi kendisi. Hadi çekip gidelim, yollara düşelim olur mu???


İçinizde kalmış, söylenmemiş bir takım şeyler var. Uygun şartların bir araya geldiğini hayal edin. O kişiye (yarım kalmış bir aşk, kırgın olduğunu bir dost vs.) duygularınızı anlatabileceğiniz bir fırsatınız var. Ona hangi şarkıyla duygularınızı anlatırdınız? 
İnsan içinden çok şey geçiriyor be blog, az duygusalsak bu söylenebilir: 



ya da bu; ikisi de birbirinden güzel bir "one" parçası. Hangisini daha çok sevdiğimi bilemiyorum, hepsinin sözleri o kadar güzel ki.  Hele Alanis bu şarkıda söz açısından kendini aşmış,  
"always looked good on paper sounded good in theory" diye bitirişi. Canım yaa... U2 nun sözlerine hiç girmiyorum, "Did I ask too much? more than a lot? you gave me nothing, now it's all I got we're one but we're not the same well we hurt each other then we do it again
You say:  Love is a temple love a higher law you ask me to enter but then you make me crawl I can't be holding on to what you got when all you got is hurt"
diye söz mu olur yaa, ay nasıl duygulandım şimdi, yazmıyım dedim ama bu kısmı özellikle kendimizden geçerek söyleyebiliriz...



Sizi şu an okuyanlara göndermek istediğiniz parça? 

Bugünle ilgili olduğu için bu olsun ;) "Today the greatest day that we have ever known" olsun ; )



Şimdi gelelim ben bu mimi paslıyorum efendim. Paslarken de sorulara çok güzel, değişik  yanıtlar vereceğine emin olduğum bir arkadaşıma İkarus'un beyni ne paslıyorum, bakalım cevaplar nasıl olacak? 
Görüşmek üzere...

3.10.2012

Ayın Yenileri, albüm kritikleri

Son zamanlarda, bir beş yıl falan olabilir bu, müzikle ilgili profesyonel dinleyicilik yetimi kaybettim. Oysaki eskiden böyle miydim ben?! Neler oldu bana, iş hayatı insanı mahvediyor.
Peki bu aralar neler dinledik yeni neler çıkmış çıkan albümler nasılmış buna bakalım. Sanki öğrenemezmişsiniz gibi ben yazdım neler dinledim bu hafta yeni diye. Tabi kendi zevkim doğrultusunda…
Muse’un The 2nd Law albümü çıkmış mesela. Ben Muse’u oldum olası enerjik bulurum ve bana gaz verir açıkçası. Bu nedenle ne olursa olsun beğeneceğimden emin dinledim albümü. İlk klibi çekilen şarkı Madness’ı dinlediğimde zaten yanılmayacağımı anladım. Albüm Supremacy ile oldukça hareketli şekilde başlıyor, 2. Parça Madness biraz yavaşlatıyor bizi. Panic Station için Another Bites The Dutes benzeri denmiş ama ben “When its came to sacrifice imagination” daki melodiyi “And hope that this is just imagination" deyip akabinde Thriller diye bağıracakmış gibi dinliyorum sürekli aklım ona gidip duruyor. Şarkılar üzerinde uzun durmayacağım, albümün biraz da sosyal yönü var bunu albüm trailerı olup dupstep izleri taşıyan “Unsustainable”da görüyoruz, bir de “öküzüz bildiğin” temalı Animals şarkısı bu manada yapılmış.


Ancak Muse bence politik olayım derken işin melodik yönünü atlamıyor ben en çok da bunu seviyorum. Yine de Follow Me şarkısındaki gibi bana güven, ben seni koruyacağım, sana zarar veremeyecekler tarzı cümleler bana çok old fashioned geliyor, sevemiyorum. Albümün bence zayıf parçası bu bence.

Benim albümde en sevdiğim albüm trailerı Unsustainable ı da bir dinleyelim.



Calexico’yu bilen eden var mı bu benim albümlerini ilk dinleyişim. Algiers albümünden “Para” şarkısını dinleyerek başladım. Böyle duygusal, melankolik, iç karartıcı ne güzel helehöy derken baktım grup gayet latin tarzı şarkılar da yapmakta. Aaa ne alaka di mi, varmış demek böyle gruplar da. Epicle duygusal bir açılış yapıyor, Splitter ile hızlanıyor. Albüme adını veren Algiers’e kadar gayet normal bir İngiliz indie grubu gibi aslında. O nedenle ben Puerto, No te Vayas tarzı şarkılarını daha çok sevdim ve bir adedini dinlemek üzere paylaşıyorum.



The XX “Coexist” bu hafta dinlediğim son yabancı yeni albüm. Millet bu gruba ölüp bitiyor bense biraz enerjisiz buluyorum. Yani hani Massive Attack’ın enerjisinin elektrik süpürgesiyle çekilmiş hali gibi. Bu tarz grupları açıyorum işte dinliyorum mesela, işe dalıyorum ve şarkı geçişlerini fark edemiyorum. Sanki hepsi aynı şarkı gibi… Ancak 3-4 dinleyişten sonra şarkılar arasındaki farkı ya evet şu daha iyi diyebiliyorsunuz. Kötü bir müzik dinleyicisi miyim acaba?

Ben albümde en çok paylaşacağım şarkı dışında Chained, Try ve epey karanlık bulduğum Missing’i sevdim. Paylaşacağım şarkı albümün çıkışından önce yayınlanan Sunset parçası. Sözleri de hoş, “i always thought it was sad the way we act like strangers after all that we had we act like we had never met” diyor mesela… Gerçek hayatta oluyor böyle şeyler ya ben üzülüyorum, keşke olmasa…