Zuhal Olcay hep ne kadar cool bir
kadındı, hep ne kadar kırılgandı, hep zarifti. Hani bir yere girse kimse sanki
onu azarlayamazdı, kötü bir söz söyleyemezdi, hani öylesine bir narinlik… “Yalnızlığım”
gibi bir şarkı sadece ona yakışırdı sanki. Hiç sevemediğim Cezmi Ersöz’ün
onunla ilgili bir yazısı vardı, nasıl güzeldi o yazı hakkını yememek lazım.
Nasıl da anlatmıştı onu öyle; o kadar düzgün, o kadar doğru. Ben hep ona
benzemek istemiştim bir yandan ama insanın içinde olmayınca olmuyor işte. Demiş
ya Sezen Aksu “kendini seçemiyorsun” diye.
Annemi hep ona benzetirlerdi,
beni bir türlü benzetemediler.
Her yerde bulunan diğer versiyonuna rağmen inatla İhanet albümündeki orijinal bu kaydını seviyorum ben. İlk göz ağrım...
Tamam zarif ama böyle bir nemrut suratlılık böyle bir buzdolabı havası da hakim hani , kabul edelim şimdi.
YanıtlaSilCool işte, hani Zuhal'e gidip de "ne sevimli kadın yeaa çıtı pıtı falan demezsin" mesela. Ben de öle olcam, büyüyünce Zuhal olcay olcam :)
Silbi de o havada lale mansur var sanırım.
YanıtlaSil:)
Zaten birbirlerine de benziyorlar ama Lale Mansur'un en azından neşeli ifadeleri var :)
Silböyle kadınlar nerede geziyorlar amirim?
YanıtlaSilBöyle kadınlar yeryüzünde çok az varlar, sorun o.
Silbenımde annemı hulya kocyıgıte benzetıp anneme okadar benzemem ragmen benı esma sultana benzetmelerı uhuhuh :) saaka oda guzel ya :)
YanıtlaSilGüzel canım, beni de selma güneri'ye benzetiyorlar mesela. Ama bir Zuhal havası bambaşka kesinlikle.
Sil