İnsanın ruhu çirkin olmasın, ruhu
sarışın olsun insanın, ruhu cilveli.
Böyle hayat nasıl olsun biliyor
musun, verandası olan bir ev gibi olsun, böyle ayağını attığında ciğerlerine
çiçek-toprak kokusu dolsun. Ama sahici toprak, gerçekten yağmurdan sonraki
toprak kokusunu çekebilsin içine ev. Sen o evle bir bütün ol, kendi çiçeklerin
olsun ve yakın olsun evin suya. Su ne güzeldir, su nasıl dinlendirir evi. Ve
nasıl da karanlıktır akşamı. Bırak ki o ev, suyun yanındaki o ev, o su, çeksin
ruhunun karanlığını. “karanlık, artık hurda bir eşya olup durmasın en güzel
yerinde evin.” Bilir ki tüm o kötü düşünceler, o gölgeler, ışığın yanmasıyla
yok oluverirler. İşte ondan evin ışığın olsun senin, doldurma onu gölgelerinle.
Ben o mor menekşeleri sevdim,
çünkü şarkısı vardı. Çünkü çevremdeki her çocuk bilirdi ki menekşeler masumdur,
tek kalmıştır, ağlıyordur. Ve adam yazmış ya şarkıda demiş, işte o günden beri
her ağlayan kadın kendini bir mor menekşe sanır, onunla özdeşleştirir kendini.
Kadın kendini “mutsuz ama keyfi
yerinde” sansın bırak, kalsın öylece. Canı isterse sevsin seni, canı istediği
gibi sevsin. Sen neden incitirsin ki onu? O zaten incitiyor kendini yeterince.
Kanatmak için bir kadını ekstra efor gereksiz. Sözcükler bu kadar etkiliyken…
“baksana bana gölgeme döndüm halim perişan.
bi yanıp bi söner hiç
gitmemiş gibi ışıklar”
bi yanıp bi söner hiç
gitmemiş gibi ışıklar”
Çok güzel bir yazı kuzum! Özellikle baştaki ev hayali muhteşem :)
YanıtlaSilO ev hepimizin hayali değil mi :/
Silbüyükevablukada.. süper:)
YanıtlaSil:))
SilHuzur.. tek kelimeyle! yüregine saglik Gamze
YanıtlaSilHuzur önemli, neler yapıyoruz onu hissedebilmek için :/
Sil