Darth Vader’ın hayatı, “kolu bacağı kopmadan önce” “koptuktan sonra” olarak bildiğiniz gibi ikiye ayrılıyor. Ben acırken bu adamın Anakin haline ayrı, Darth Vader haline ayrı acıyorum. Üzülüyorum bildiğiniz. Bu adam daha çocukluğundan anneciğinden ayrılmış, öyle bir başına -yavrum kıymam- kimseden istediği sevgiyi görmemiş biri. Ayrıyetten yeşil cüceden de “yok fazla Midi-chloriansı, yok içinde korku korkudan öfkeye öfkeden nefrete ordan dağa tepeye jedi’ımdan istemem ben öyle” dediği duygu yoğunluğu var diye mesafe konuluyor kendisine. Kimsenin inkar edemediği gücünden ve yeteneğinden ötürü göstermelik olarak konseye alınıyor; bir parça saygınlık, yetki isteyince bu ne edepsizlik bre densiz diye papara yiyor. Adam zaten annesiz ve babasız olarak bir yerlere çekilmeye müsait bir alt yapıda sen de sevgi ve şefkat göstermiyorsun. Neymiş efendim Jedi yeminiymiş. Yemin de bir tuhaf ne kimseyi seveceksin ne kimseye bağlanacaksın hani böyle bir duygusuzluk ve kendini tam adamışlık istiyorlar senden. Anakin’se biraz duygusal, -bir nevi bodyguarlığını yaptığı- Padme’ye aşık. Normal dünya ortamında nasıl olur tam bilemeyiz de Sezen Aksu dinleyebilir ve buna içlenebilir gibi bir yapısı var sanki. Böyle birilerini abi-baba rolüne oturtası var. Bir yiğit gelse dese “gel koçum iki kadeh atalım, dök dertlerini” hemen anlatıverecek, diyecek “ben Padme’yi seviyorum abi, son günlerde uykum kaçıyor. Böyle bir rahatsızım, bir huzursuzum” sıralayacak. Yani pek bilmiyor dost var düşman var. Kimse de anlatmamış. Ona buna güveniyor yavrucağız. Kim ilgi gösterse onun peşinde. Fiziksel olarak güçlü, psikolojik olarak zayıf ve kullanılmaya elverişli. Her izleyişimde Yoda’ya yahu biraz ilgilen şu çocukla saçını başını okşa bişey yap diyorum sonuç değişmiyor. Yoda kıskanmıyor da nasıl diyim sanki “sana pek ihtiyaç duymuyoruz, sen gelirken biz gidiyorduk” havalarında. Bu jedi’ların başını bu ukala tavırları, kendini bilmezlikleri, müşkülpesentlikleri yakıyor ya neyse.
Sonuçta bu adamın bir derdi var. Karısı Padme. Onun başına bir şey gelmesin, mutlu mesut yaşasınlar, torun torbaya karışsınlar derdi bu yani. Ama kendilerini işlerine adamış kariyer manyağı jedilar, Anakin’in bu ruhsal bunalımlarını anlamayacak kadar odunlar affedersiniz. Mantık kimseye bağlanma, kimseyi sahiplenme ki kaybetme korkun olmasın. Hani bunu üstün körü Anakin’e anlatıyorlar ama o anlamazlığa vuruyor. Duygusal olarak Midi-chlorians’ları çok gelişmiş değil, dediğimiz gibi. Bu çocuğun bu açığını kötülük genleri sayesinde fark eden Palpatine, nam-ı diğer Darth Sidious, oluyor.
İşte Anakin’in 2. Dönüm noktası bu diyebiliriz. (İlkini annesini öldüren guruba dalması sonucu oluyor sayıyorum, onu da: "I killed them. I killed them all. They're dead, every single one of them. And not just the men. but the women, and the children too. They're like animals! And I slaughtered them like animals! I hate them!" sözleriyle betimliyor. Yavrummm) “İşte!” diyor ergen haliyle baba figürünü oturtuyor Darth Sidious’un üzerine ve ondan sonra kendisinden aldığı gazla Dark Side’a doğru adım adım ilerliyor.
Bundan sonrası belli. Yoda aslında ne kadar kötülesek de bence içten içe bir sınava tabi tutuyor Anakin’i. Maalesef ki ergen tavrını üzerinden atamamış olan Anakin de “sen yaparsın oğlum, yürü be koçum” şeklindeki her türlü gaza gelip, sınavdan çakıyor haliyle. Hiçbir sorununu içinde halledememiş yaptıklarının muhasebesini içinde hesaplayamayacak kadar gözü dönmüş olan Anakin, yok karanlık taraftı, yok ölümün ötesiydi, yok ottu yok boktu derken uğruna ruhunu satmayı göze aldığı, göz nuru Padme’yi bile öldürebilecek bir hale geliyor ve bu uğurda karısından, çocuklarından kolundan bacaklarından ayrılıp son haline bürünüyor. Darth Vader’a…
Bu geçiş esnasında tabi Anakin’in kafası oldukça karışık. Hani etrafında ne olup ne bitiyor pek farkında değil. Farkında olsa yarı insan yarı robot şeklinde yaşayacağı o tüm yıllar boyunca stormtrooperların giydiği üniformaların yandan yemişi üzerine pelerin atılmışı o siyah kıyafeti giymeyi bence içine sindiremezdi zaten. Bir şuursuzluk söz konusu.
Darth Vader, artık evrimini tamamladığı bu noktada daha az bir kaotiklik sergiliyor. Saf kötü yani. Biz öyle biliyoruz. Pek bir derinliği yok. Gözünü kırpmadan etrafında çalışanlarını harcayacak cinsten. Aman yarabbi uzak durulası. Ama talihsizliği burada da devam ediyor. Etrafı vurulduğu an yok olacak şekilde 2 devasa açık noktası bulunan bir gezegen inşa edebilecek kadar düşünmekten yoksun mimarlarla çevrili mesela.
Darth Vader’ın bundan sonraki hayatında da ailevi meseleler devam ediyor. Ben senin babanım, o senin oğlun tarzı sevgi dolu konuşmalar, iyiliği bulmalar, kucaklaşmalar, bağışlamalar, göz yaşları, aşk ve ihanet… Dediğimiz gibi daha az kaotiklik, daha basit bir öze dönüş hikayesi.
Ben her noktada Darth Vader’ın saf kötü olmadığını düşünenlerdenim. Bence ona da bir şans verilseydi, biraz kendini ifade etmesine izin verilseydi yine güce denge gelecekti ama daha basit bir biçimde. Yani belki Anakin, Obi, Yoda oturup Palpatine’in amacını anlayacak hemen oracıkta öldürüvereceklerdi, ya da şansolye Palpatine tövbe edip Tatoonie’de derviş hayatı yaşayacaktı bilemeyiz. Hem denge dediğiniz nedir ki? Maksat insanlar mutlu olsun.
PS: May the force be with you demeden önce çok sevdiğim, John Williams eserini sizlerle paylaşıyım. Söz konusu bu eser Qui-Gon Jinn'in mefta olduğu sahnede çalıyordu.
İyi dinlemeler...
tek kelimeyle muhteşem anlatmışsın, oldum olası bu anakin skywalker a bende üzülürüm nedense hiç kötü adammış dark side mış dinlemem halkın adamıdır anakin emekçidir:) takipteyim sevdim.
YanıtlaSilbeğendiğine sevindim. Yıllardır içimde duran Anakin sevdasını anlattım, kurtuldum :)
YanıtlaSil