23.07.2012

Hiçbir Seçim Yapmazsan Hiç Kimse Olursun: Mr. Nobody Eleştirisi


Bu aralar sınavlarım da bittiğinden dolayı, daha fazla film, daha fazla kitap ilkemi gerçekleştirmeye başladım. Her ne kadar insan ders çalışırken, “bitsin neler yapçam ben görün!” psikolojisinde olsa da sınavın ilk bittiği günler pek bir şey yapılmıyor açıkçası.

Bu hafta yeni bir kitaba başladım ve artık bloğumun sol –size göre sağ- kenarında her hafta okuduğum kitap duracak. Yani en azından size rezil olmamak adına bir ayda bir tanesini bitiririm diye planlıyorum. Okuduğum kitap Jose Saramago’nun “Ölüm bir varmış bir yokmuş” adlı kitabı. Ölümün bilinmeyen bir ülkede birden yok olmasıyla meydana gelen değişimi sosyo ekonomik bir biçimde inceleyen bir roman. İlk izlenim olarak diyorsunuz ki “iyi ki ölüm diye bir şey var.” Son izlenimimi aktaramayacağım bir bitireyim ondan sonra.
Neyse bu yazının asıl konusu dün izlediğim tuhaf enteresan rüyalar görmeme sebebiyet veren 2009 yılı yapımı “Mr. Nobody”  filmi. Filmin konusu aslında pek çok teoriyi içinde barındıran kompleks bir kurgu gibi. Hani butterfly effect desen de uyuyor, sicim teorisi desen de. Paralel evren diyen de olmuş ama daha çok hayattaki seçimlerimiz ve sonuçları konulu bir film desek daha doğru olur.

Filmimiz 2092 yılında geçiyor. Dünyamız süpersonik uzay çağı gibi, ölümsüzlük bulunmuş, hüceler sürekli kendini yeniliyor, dünya artık üzerinde yaşayan son ölümlü Mr. Nobody’nin ölmünü bekliyor.

Film boyunca Mr. Nobody yani Nemo’nun 108, 9, 16 ve 34 yaşındaki hallerini karmaşık bir şekilde izliyoruz. Öncelikle 9 yaşında yaptığı ya da yapmadığı seçimlerden dolayı hayatının ne şekilde değiştiğini, sonra 16 yaşından sonra yaptığı seçimlerin sonrasına etkilerini, daha sonra da 34 yaşından sonra yaptığı seçimlerin sonuçlarını görüyoruz. Bu kadar dallanan budaklanan olasılıklar zinciri nedeniyle de film ilk yarısından sonra iyice komplikeleşmeye ve kafa karıştırıcı bir hale bürünmeye başlıyor. Buradan sonrasını atlatırsanız çok güzel bir sonla karşılaşırsınız diyemeyeceğim çünkü öyle bir son da yok, dediğim gibi tamamen olasılıklar zinciri. Yani düşünün hayatınız boyunca yaşamınızı kökten değiştirecek 5-6 tane fırsat çıkıyor bu 5 fırsatında önümüze sunduğu her yaşam biçiminde 3 tane farklı fırsat çıksa, her 5 ayrı yaşamın düzenindeki 3 ayrı yolun da yolları bir daha ayrılsa, çok değişkenli bir fonksiyonla karşı karşıyayız demektir. 

Eğer Tanrı-Allah-Kader zincirini de tamamen saf dışı bırakırsak yaşam sadece bizim ellerimizde ve bizim tercihlerimizle belirlenen bir form olup çıkıyor. Bu belirsizlik ve kendi talihimizi kendimizin belirlemesi ve hayatımızın çok daha iyi olabileceği gibi çok da kötü olabilme ihtimali insanı biraz mutsuzlaştırıyor aslında.   Yani düşünün “hayırlısı”-“kader”-“her şeyin bir nedeni var” diyoruz ya, hani düşünün ki yok. Yani rezalet bir hayatınız var ve tek nedeni o işi kabul etmemeniz, o çocuğu/kızı reddetmeniz, yanlış bölüm seçmeniz, ya da Brezilyadaki bir adamın o gün işten çıkarılması nedeniyle evde oturup fazla kaynattığı yumurtanın dumanının Türkiye’de bir yerde yağmura neden olması ve bu yağmur nedeniyle evde oturup hayatınızın aşkını o gün görememeniz ve bir daha da göremeyecek olmanız… Ya böyle bir şey olamaz bence, olmamalı. Ben Tanrı, evren, güç her ne varsa ondan istiyorum. Çünkü hayatımın iplerinin benim elimde olması, beni çok korkutuyor gerçekten.


Sicim teorisine göre evrende 3 boyut değil (ki aslında zamanla beraber 3+1, 4 boyut olduğunu varsayabiliriz) 6 yeni boyut daha vardır, fakat bu boyutları standart anlamdaki mekân ve zaman boyutları değil, bunlara bağlı alt boyutlar gibidir (wiki sağolsun). Zaman ve ekstra zaman sadece ileriye doğru akmayan bir zaman… İleriye doğru akmayan çok yönlü bir zaman boyutunda gerçekten kendimiz olabilir miyiz? Gerçekten hatalardan ders alıp, kalıcı bir yaşam var edebilir miyiz? Peki birden farklı zamanda var olan gerçekten tek bir benlik mi olur? Farklı şeyler yaşayarak aynı insan olunabilir mi? 

Sadece muhafazakar bir görüşe hiç sahip olmasam ve hayat içindeki tutumlarım da bunu desteklese bile insan mantık dahilinde sorguluyor: İnsanoğlunun ölümsüzlük hayalinde (ki üstte belirttiğim kitapta bahsettiğim) ortaya çıkan aksiliklerin ve yaşam biçimimizdeki oluşturacağı tahribat gibi farklı zaman boyutlarının oluşması da yaşam biçimimizi tamamen öngörülemez bir şekilde değiştirmez mi? Her değişiklik iyiye, güzele mi götürür bizi?



Bilimdeki çoğu araştırma varacağı yerler saptanmadan sadece bulunmak için, öğrenmek için, keşfetmek için yapılıyor bence. İnsanoğlunun pek çok duygusu gibi törpülenemeyecek bir duygudur merak duygusu ve insan bir kez öğrendi mi geri dönmek istemez. Çünkü insan bazen sadece bilmek ister.

Filmi gece izleyip yattığımdan olsa gerek tuhaf rüyalarıma filme bolca çalan bu şarkı baya bir fon oluşturmuş olacak sabah kalktığımda gözlerimi açar açmaz bam bam bam bam bam diye bu şarkıyı söylemeye başladım. Kalıcı bir hasar söz konusu olabilir. Şarkıyı paylaşıyorum.


Ps: Jared senin gözlerin nasıl bir mavi öyle?

9 yorum:

  1. Şarkıya gerçekten de bayıldım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Back to the futureda da çalıyormuş, haberimiz yok!

      Sil
  2. Madem sınavlar bitti kendimizi film ve kitaba vereceğiz biraz hakkını verelim :) Fransız bir Komedi ve Drama filmi. Filmi tarif edemiyorum ama izledikten sonra ortak bir duygu da illa ki buluşuruz. "Intouchables" http://www.imdb.com/title/tt1675434/
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. izleyip yorumumu yazacağım derhal, ama izlemem gereken o kadar çok şey birikti ki bi sürü bi sürü :/

      Sil
    2. Bence İzlenecekler Listesinde ilk 3 sıraya almalısın.

      Sil
  3. işteeee kaybolmaaaa gelmene sevindiiiim.
    :)
    görüşürüüüz.
    :)

    YanıtlaSil
  4. saramago haaaa büyük adaaam.
    :)
    mr.nobody izlemedim yaw ama izleyim.
    :)

    YanıtlaSil
  5. İddaa oynayacaktım, bir arama yaptım artık neyi aradıysam bu sayfaya denk geldim. Bahsettiğin "Mr. Nobody" filminin konusu ilgimi çekti. 20'li ve 30'lu yaşlarını ; hayatın direttiği standart yaşamı yaşamak ile hayallerinin peşinden gitmek arasında bir türlü karar veremeyerek harcayan biri olarak beni ilgilendiren bir film galiba. İzleyeceğim. Sağol .

    YanıtlaSil