14.03.2012

Baygınlığın Dayanılmaz Hafifliği


Direkt kişisel olayları yazmayı sevmiyorum ama hayatım boyunca bir zehirlenme, bir halsiz düşme durumu ya da bir alerjik reaksiyon gibi, narin bünye belirtilerinden hiçbirini geçirmeyen ben; geçenlerde yaptığım diyeti abartmamla beraber ilk defa hafif bir tansiyon düşmesi ve akabinde yere yığılma olayı yaşadım. Ama ne yaşama… Kafamla vücudumun sol kısmını öyle bir çarpmışım ki, çarpmanın şiddetini bir 5-6 saat sonra fark ettim. Böyle bir el uyuşması, böyle bir bulantı, böyle bir terleme yok! Hep narin narin aaaayhh diye bayılacağımı sanırken, yıllardır başıma gelmesini beklediğim bayılma olayını böyle kötü hissederek yaşamak kötü oldu tabii. Kaldı ki evdekilere de bayıldığımı bas bas ilan edemedim panik yapmasınlar diye, kendi içimde yaşadım. Ama işe geldiğimde herkese anlattım orası ayrı. Bir bayılma olayı kolay yaşanmıyor arkadaşlar… Eş dost kim varsa arayıp haber ettim, twittera yazdım, telefon görüşmeleri yaptım, Hacca gidiyor diye helallik alır gibi yıllardır görüşmediğim kişilere bile haberin ulaşmasını sağladım, herkese acındırdım kendimi. “Oh” dedim yaa, “yıllardır bir zehirlenememenin içimde barındırdığı acı en sonunda yok oldu”.

Öncesi de var

Sağlıklı yaşam sitelerinde yazan “Sadece ot yiyen ineğin tereyağını yemek gerek”tiğini söyleyen haberi sizinle daha önce paylaşmıştım. Çılgınca o ineği arayıp, bulamayacağını anlamamla beraber; diyetisyene gidip hem sağlıklı hem de zayıflatacak bir liste almayı, manav manav gezmeyi, süt ve süt ürünleri yemeği daha mantıklı bulduğumdan beri bunu uyguluyorum. Ama insanın içinde olacak. Alışmadık bünyede sağlıklı yaşam durmuyor. Tüm süt ürünlerini günü geçmiş almışım, hem de farklı marketlerden. O kadar ki bir supervisor gibi tüm çöpleri toplamışım, gelen teşekkür mesajlarının hepsini yanıtlamam bir saatimi aldı. Kaldı ki hepsini yedikten sonra “bu süt neden kaymaklı?”, “bu activianın üstünde neden böyle su birikmiş” diye sormamla beraber fark ettim. Yani olayı fark ettiğimde hepsi midemde hazmedilmiş, zehri de kana karışmıştı.
Yine de ne bir zehirlenme, ne bir mide bulantısı, ne bir tuhaflık… tık yok! Yemin ediyorum köpeğe versen tırım tırım nöbetçi veteriner cerrah arayıp durursun. Ama şu bünyede bir etkisi yok bütün bunların.

Tam umutsuzluğa kapıldığım sırada...

Evet, tam dedim ki artık ben hayvanın önde gideniyim, bana bir şey olmaz, güç bende artık, He-man; işte o günün akabinde, ay bunu yemiyim, şunu şöyle yiyim diye bir üst levela atlattığım diyetim sayesinde sabahın körü saatinde, hayatımın bir daha unutamayacağım en acı ama bana en mutluluk verecek olan olayını deneyimleyebildim. Dediğim gibi bir halsizlik, bir baş dönmesi, bir bulantı, bir terleme… Aman yarabbi ölüyorum sandım. “Al!” dedim “Allah’ım al canımı kurtulayım!”
Tabi demedim böyle bir şey. Yıllardır öyle bir kendimden eminim ki, yine bana bir şey olmaz zannediyorum ama pek başıma gelmediğinden hafif tırsma da söz konusu. Bu şekilde adımlarımı atarken küt diye yerle yeksan olmam da bir oldu. İşte o andan beri hayatım daha bir güzel, daha bir renkli. En azından ben de bir insanım, bunu biliyorum mesela...


P.s.: Yemin ediyorum Zatyung haberi gibi olan bu olayın, tüm günü geçmiş ürünleri almam dahil, hepsi gerçekten yaşanmış ve sonucunda da böyle sevinilmiştir. Ama gel gör ki insan, şefkatli kollara bayılmayı istiyor. Kimse evde böyle soğuk zemine bayılıp, kendi kendine toparlanıp, mağrur ve gururlu bir şekilde ağzına kayısı atıp kendi kendine gelmeyi beklemesin, tek temennim budur. Bayılmanın da bir adabı, kendine özgü bir narinliği var ve tüm bunlar paylaşılmayı hak ediyor. Mutlu tansiyon düşmelerinde görüşmek üzere…

2 yorum:

  1. bende cok merak etmişimdir bayılma hadisesini şu yaşıma geldim hiç bayılmadım:)

    YanıtlaSil
  2. insan kendini narin hissediyor, biraz feminen bir hadise :)

    YanıtlaSil