Direkt kişisel olayları yazmayı
sevmiyorum ama hayatım boyunca bir zehirlenme, bir halsiz düşme durumu ya da
bir alerjik reaksiyon gibi, narin bünye
belirtilerinden hiçbirini geçirmeyen
ben; geçenlerde yaptığım diyeti abartmamla beraber ilk defa hafif bir tansiyon
düşmesi ve akabinde yere yığılma olayı yaşadım. Ama ne yaşama… Kafamla
vücudumun sol kısmını öyle bir çarpmışım ki, çarpmanın şiddetini bir 5-6 saat sonra
fark ettim. Böyle bir el uyuşması, böyle bir bulantı, böyle bir terleme yok!
Hep narin narin aaaayhh diye bayılacağımı sanırken, yıllardır başıma gelmesini
beklediğim bayılma olayını böyle kötü hissederek yaşamak kötü oldu tabii. Kaldı
ki evdekilere de bayıldığımı bas bas ilan edemedim panik yapmasınlar diye,
kendi içimde yaşadım. Ama işe geldiğimde herkese anlattım orası ayrı. Bir
bayılma olayı kolay yaşanmıyor arkadaşlar… Eş dost kim varsa arayıp haber
ettim, twittera yazdım, telefon görüşmeleri yaptım, Hacca gidiyor diye helallik
alır gibi yıllardır görüşmediğim kişilere bile haberin ulaşmasını sağladım, herkese
acındırdım kendimi. “Oh” dedim yaa, “yıllardır bir zehirlenememenin içimde
barındırdığı acı en sonunda yok oldu”.
Öncesi de var
Sağlıklı yaşam sitelerinde yazan
“Sadece ot yiyen ineğin tereyağını yemek gerek”tiğini söyleyen haberi sizinle
daha önce paylaşmıştım. Çılgınca o ineği arayıp, bulamayacağını anlamamla
beraber; diyetisyene gidip hem sağlıklı hem de zayıflatacak bir liste almayı, manav
manav gezmeyi, süt ve süt ürünleri yemeği daha mantıklı bulduğumdan beri bunu
uyguluyorum. Ama insanın içinde olacak. Alışmadık bünyede sağlıklı yaşam
durmuyor. Tüm süt ürünlerini günü geçmiş almışım, hem de farklı marketlerden. O
kadar ki bir supervisor gibi tüm çöpleri toplamışım, gelen teşekkür
mesajlarının hepsini yanıtlamam bir saatimi aldı. Kaldı ki hepsini yedikten
sonra “bu süt neden kaymaklı?”, “bu
activianın üstünde neden böyle su birikmiş” diye sormamla beraber fark ettim.
Yani olayı fark ettiğimde hepsi midemde hazmedilmiş, zehri de kana karışmıştı.
Yine de ne bir zehirlenme, ne bir
mide bulantısı, ne bir tuhaflık… tık yok! Yemin ediyorum köpeğe versen tırım
tırım nöbetçi veteriner cerrah arayıp durursun. Ama şu bünyede bir etkisi yok
bütün bunların.
Tam umutsuzluğa kapıldığım sırada...
Evet, tam dedim ki artık ben hayvanın
önde gideniyim, bana bir şey olmaz, güç bende artık, He-man; işte o günün
akabinde, ay bunu yemiyim, şunu şöyle yiyim diye bir üst levela atlattığım
diyetim sayesinde sabahın körü saatinde, hayatımın bir daha unutamayacağım en
acı ama bana en mutluluk verecek olan olayını deneyimleyebildim. Dediğim gibi
bir halsizlik, bir baş dönmesi, bir bulantı, bir terleme… Aman yarabbi ölüyorum
sandım. “Al!” dedim “Allah’ım al canımı kurtulayım!”
Tabi demedim böyle bir şey. Yıllardır
öyle bir kendimden eminim ki, yine bana bir şey olmaz zannediyorum ama pek
başıma gelmediğinden hafif tırsma da söz konusu. Bu şekilde adımlarımı atarken
küt diye yerle yeksan olmam da bir oldu. İşte o andan beri hayatım daha bir
güzel, daha bir renkli. En azından ben de bir insanım, bunu biliyorum mesela...
P.s.: Yemin ediyorum Zatyung haberi
gibi olan bu olayın, tüm günü geçmiş ürünleri almam dahil, hepsi gerçekten
yaşanmış ve sonucunda da böyle sevinilmiştir. Ama gel gör ki insan, şefkatli
kollara bayılmayı istiyor. Kimse evde böyle soğuk zemine bayılıp, kendi kendine
toparlanıp, mağrur ve gururlu bir şekilde ağzına kayısı atıp kendi kendine
gelmeyi beklemesin, tek temennim budur. Bayılmanın da bir adabı, kendine özgü
bir narinliği var ve tüm bunlar paylaşılmayı hak ediyor. Mutlu tansiyon
düşmelerinde görüşmek üzere…
bende cok merak etmişimdir bayılma hadisesini şu yaşıma geldim hiç bayılmadım:)
YanıtlaSilinsan kendini narin hissediyor, biraz feminen bir hadise :)
YanıtlaSil