30.03.2012

Bir Çizgi Romandır Yasamak!




Hayatım boyunca melankolik melankolik takıldım ve hala da bu şekilde takılmayı gururla sürdürüyorum. Hatta bu bunalımımı “Bunalım kız” adlı bir çizgi roman yazarak da sürdürdüm. Benim için hava hep yağmurluydu, ben ne yapayım?


Bu “Bunalım Kız” lisedeyken çok tuttu, bestseller oldu, kapış kapış gitti. Çünkü alanında ilk ve tekti. Çizgi roman derken sanki gerçekten çizebilir gibi bir havaya büründüm ya sanal alemin güzelliği. Yine de milleti kandırmak gibi olmasın, çizdiğim de aynı yanda Microsoft Paint 5.1 sürümüyle yaptığım çizim kadar şahaneydi. Ama koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler hesabı benim de bu çizgi romanım oturduğum sıra ve arkamda devamı boyunca tam 5 reytingle top 1’deydi. Sadık okuyucularım beklediğinden her edebiyat ve edebi metinler derslerinde ben de kendi eserimi yaratıyordum. Ama lakin o günler çok geride kaldı. Bunun sebebiyse geçirdiğim kaza sonucu parmaklarımın kırılması ve bir daha çizemeyecek olmam falan değil, büsbütün yeteneksizliğimdi.

Ben her zaman derim “yaratıcıyım ama yeteneksizim”. Maalesef sanatçı olup bohem bir hayat sürmek istiyorsanız bu ikisi biraz da üzerine hırs serpiştirip hayat fırınında 250°C’de pişirmek gerekiyor. Üzerine bir de çevre oldu mu kapış kapış gider. Ama benim durumumda bu pek mümkün değildi dediğim gibi. O nedenle sıradan bir meslek seçip hayatımın ileriki tüm dönemlerinde giderek daha da mutsuzlaşan bir hayat sürmeyi kendime uygun gördüm ve mis gibi geçinip gidiyorum.

Ay nasıl bir hayat bu yaa, intihar edeceğim gerçekten şu an, öylesine bir bunalım.

Bir ben varım bir Kutlukhan Perker gerçeği var yaa. Nasıl kıskanıyorum o adamı, nasıl kıskanıyorum. Hayallerinin peşinden koşup gidenleri enselerinden tutup aşağıya düşüresim var. Nasıl bir insanım ben?

Bir de bu adam Society of Illustrators’ın ilk ve tek Türk üyesiydi dedilerdi bilmiyorum şu an bu gerçek değişti mi, beni aldılar haberim yok mu mesela?!

Bu adamın bir G. Willow Wilson’un yazıp kendisinin çizdiği “Cairo”, bir de kendisinin hem yazdığı hem çizdiği “Insomnia Cafe” adlı grafik romanları var. Air falan da var ama dallandırıp budaklandırmak istemiyorum, benim işim değil bunlar, isteyen alıp okusun, ilgilensin hiç umrum olmaz. Ben açıp okumam bile, tenezzül etmem. –yazar burada gözyaşlarına boğuluyor-

Hay sinirim bozuldu şu an fırının kapağını açıp Sylvia Plath gibi intihar edesim var. Bu görüntümü de Roy Lichtenstein çizecekse, kendimi bu uğurda şu an feda etmeye hazırım. Neyse hep Yiğit Özgür okumakla falan olmaz, çizgi dünyası bundan epey geniş. Gerçi hepsine yetişmeye imkan yok. Ama ben yine de Perker eserlerine bir bakıp döneceğim tekrardan.

P.S. : Elinde fazladan “Sandman”i olan varsa bir göndersin bana zahmet olacak ama :/  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder