Yeni makyaj stilim bu, en azından taksime bi iki kere
gittiğimde bu şekle yakın gezdim. Ama bu kadar asi gözüktüğümü sanmıyorum,
sigaram yoktu belki de ondan. Bir de malum dekolte.
Her neyse
Deliler gibi kasıp Zeki
Demirkubuz’u çekiştirdiğim yazı en az okunanlarıma girmiş, çok kırıldım.
Köşeye En çok okunanlar değil
de en az okunan yazılarımı koyup başına da “Neden okumuyorsunuz ki bunları,
niye sevmediniz ama?!” koyacağım. Ne okunuyor, ne tutuyor günümüz medyasında
bilmediğim gibi blog dünyasında da bilmiyorum. Şu an Everything I Do ya aslında
klip bile çekmeyecek şarkıyı sadece B bölümü şarkısı diye tasarlayan ve böyle
kült bir şarkı olmasına çok şaşıran Bryan Adams gibi hissediyorum kendimi ki
benimki bunun tam tersi bir durum.
Sivil polisi adliye sarayında
azarlayıp, işlerimi halletmemin üzerinden bir hafta geçmesi esnasında iş
yerinde de benden nefret edenlerin sayısını da arttırdığımı düşünüyordum. Öyle
bir lanettim yani, hani Volkan Konak bir şarkıda bir şiir okuyor ya “öyle
lanetttt, öyle bişi” bişi diyor, belki de nalet diyor bilemiyorum, heh aynen
öyle lanettim. Yine de benden nefret etmediler hala konuşuyorlar, ben olsam ben
bile benden nefret ederim.
Hatta bi ara “Ben burada kendi
bokumla kavga ediyorum sen neden araya giriyorsun ki?!” diyesim vardı insanlara
o kadar kötü.
Neyse hormonal olarak
bugünleri de atlattığımı düşünüyorum. Kadın olmak gerçekten kötü… Hormonal hede
hödölerin var, her birisi ayrı dert. Bir de iş yerinde ayrı stres, sınava girip
ders çalışmaya yeni başlamak ayrı dert, sanırım biraz üst üste geldi. Klasik
bunlar altlı üstlü gelmiyorlar ki şekerim, hep üste hep üst üste…
Bugün gayet mükemmel
başladığım diyetimi, akşam bir kornet, 5 adet zeytinyağlı gevrek, 2 tane
bisküvi ve şu an yediğim Maraş usülü dondrumayla mahvetmiş bulunuyorum. Ay hem
lanet hem şişko olacağım çok feci. Yeme düzenim bile mahvoldu, daha doğrusu hep
yeme şeklinde bir düzene girdi. Tanrı’m bana yarım et!
Bi iki mimim var, yemin
ediyorum cevaplayasım yok, kim okuyacak diyorum yaa enteresan cevaplarım da yok
ki. He yeni bi iki şarkı dinledim geçen Zihnin Arka Sokakları’nın bana
yolladığı mime onu yazıyım aklıma geldi. Unutmayayım da.
Şu an gerçekten içim bayıldı
ayyy o ne tatlı dondurmaymış öyle ayy bir bulantı geldi.
Her neyse. Eş zamanlı yazı
yazmanın da güzelliği, iç dünyama birebir eşlik ediyorsunuz.
Bugün arkadaşımın sahnesine de
tipimin kayık, moralimin düşük ve mevcut karın ağrılarım olması nedeniyle
gidemememin de bana artı bir buhran verdiği bir gerçek, ancak ne yazık ki bu
aralar kendimi yormamam ve sınava konsantre bir şekilde devam etmem gerekiyor. Bir
başka arkadaşımın da Sixpence None The Richer konserine gitmesi de daha bir
ayrı konu. Hatta konserin varlığını ben haber ettim kendisine ancak hadi
beraber gidelim teklifine red cevabı vermek zorunda kaldım :/
Hayat bir bana mı acımasız?
Daha yıkanma temizlenme ve saç
şekillendirme gibi hayati meselelere gireceğim. Hatta aklımda anlatmam gereken
bir konu vardı ama gerçekten üşeniyorum.
Ancak yazım çok verimsiz olsun
istemiyorum, herkes okuduğunda “aa” falan diyeceği bir şey öğrensin istiyorum
ki bu bu akşamki Sixpence konseri değil, ne yazık ki onun için geç kaldınız.
Sizinle paylaşacağım şey de yeni değil de hala bilmeyen varsa eksik kalmasın o
da öğrensin. Bu şarkı orjinalde Bridget Bardot söylesin diye yapılmış ama
Bardot yorumu gerçekten kesinlikle bu kadar iyi değil. Herkes sevgilisini falan
çağırsın da gariban gariban tek başına dinlemesin şarkıyı, bu ayrı tavsiyemdir.
Yıllarca telefon müziğim kullanmıştım bunu, hey gidi, edepsiz bir insanım
muntazaman.