He yok siz roman falan okuduğumu
sandıysanız zaten baştan yanıldınız. Yahu o romanlar değiştirmiyor ki insanın
hayatını. Ama biraz mevzuat insanın farkındalığını arttırabilir, “lan ne
saçmasalak bir ülkede yaşıyorum” gibi mesela.
Ya o kadar yazı var aklımda,
valla da var, ama yazamıyorum. Yazmam için biraz araştırmam biraz da içini
doldurmam gereken şeyler var. Ama bir yandan da sınav var, o zaman biraz daha
sınav için kitaplar okuyalım ki geçtiğimde gerçekten “bir kitap okudum hayatım
değişti” olsun.
Her gün beyin denen organı
geliştirmek lazım. Mesela her gün aynı yoldan gitmeyin falan diyorlar ya her
geçen gün yeni bir şarkı dinlemek, yeni bir tat denemek ya da mesela yeni bir tablo
görmek lazım azizim. Mesela Hieronymus bakalım biraz.
Bu adam 18. Yy. da eserleri şeytan
vs. nedeniyle tiksindirici bulunmuş. Oysaki günümüzde tam da bu nedenden ötürü
sevilmekteymiş. Ahanda ben. Cidden bu yüzden bu tablolar incelenir. Şimdi bu
adamı Google dan arattığınızda karşınıza çıkan ilk sitelerden birinde (İstanbul sanat evi) “bizim için oldugu
kadar, Bosch’un çagdaslari için de pek çok tabloyu yorumlamak, simgelerin
çesitliligi ve anlatimin kaypakligi yüzünden olanaksiz gibidir. Belki Bosch
gizli bir tarikata bagliydi, böylece üslubu ancak bu tarikat üyeleri tarafindan
anlasilabiliyordu.” denmiş.
Tarikat, deyince aklıma
enigmalar, tuhaf kutsal amaçlar, kimse tarafından bilinmeyen apaçık gerçekler
ve Dan Brown geliyor. Buradan hareketle Tom Hanks de geliyor ne yalan
söyleyeyim ama bunun konumuzla bir ilgisi yok.
Bence Hieronymus’la
ilgili de komplo teorili bir kitap yazsa fena olmaz. Kim bilir adam neler
yaşadı haberimiz yok, bir Leonardo gibi ünlü değilse ne yapsın adam?
Bu Hollandalı Rönesans
temsilcisi ünlü ressamın tablolarına bakarken şöyle bir şey fark ettim ki adamlar
bizim zamanımızın değer yargılarını ve algılayış biçimini çoktan aşmış aslında.
Yani biz giderek geliştiğimizi, uçlaştığımızı düşünürken geçmiş döneme
baktığımızda giderek düşüşte olan bir skalamız olduğunu itiraf etmemiz gerek.
Yani o zamanki insanların zeka
seviyeleri bizden aşağı değildi bence, sadece çamaşır makineleri yoktu.
Üstte paylaştığım Hieronymus’un
Kıyamet eseri. Bu eseri ilk In Bruges filminde gördüğümü saklayacak değilim. Eserlerinden
bir kaçını daha altta paylaşıyorum. Zaten isimlerinde yazdığı gibi kendi
çevirimler “Kabusuma Hoşşgeldinizz beaa” ve “Dünya Lokumları Bahçeleri oh mis.”
“Dünya Lokumları Bahçeleri oh mis.” Sol taraftaki cehennem, sağ taraftaki cennet figürüymüş efendim
ve kabusuma hoşgeldiniz...