Şarkılar artık insanı gençliğindeki gibi etkilemiyor, bu
çok acı değil mi?
Yeni çıkan bir albümü kaç kere ardı ardına
dinleyebiliyoruz artık?
Biraz da eskilerden...
Ben üniversiteye hazırlanırken arkadaşımdan aldığım o
zamanların dinleme aracı kaseti bir şekilde kendime çekmiştim. Biz o zaman
bilmiyoruz Anathema falan… O zaman grubun yeni çıkan albümü de konu başlığını
taşıyan albüm. Meğersem grubu tam olarak yansıtmayan bir albümmüş, bilen bilir
Anathema baya doom metal grubudur, ilk albümlerinde baya brutal takılan bu grup
bu albümle iyice yumuşamış, bir alternatif olmuş meğerse. Tabi o zamanlar
bilgim yok öyle dinliyorum.
Ama nasıl dinleme, herhalde bir 150-200 kere baştan sonra
dinlemişimdir çevir çevir... Yani tavsiye ederim müzik dinleyip ders
çalışabildiğim tek grup ve tek albüm olma özelliğini taşır kendileri. Hem iyi
bir üniversite kazanıp hem de tüm şarkıları anlayıp dinlememi hesaba katarsak
bu gerçekten iyi bir tavsiye.
Şimdi ben bu albümün hangi şarkısına iyi diyeyim ki,
bence hepsi iyi.
Bir kere Pressure’la başlayan albüm, o I don't care where
you go you won't get away from me diyişi, hüznü, ağırlığı…
Release’le hızlanması, o güzel sözler, hold on bebem peki
tutundum. “Reality is dawning Escape, spirit is awakening” şimdi gençtik ya o
zaman hoşumuza gidiyor, yok kaçıştır yok bir uyanıştır yok ruhtur, maneviyat…
Ama ben en çok crying in the distance diye haykıran
bölümünü seviyorum. Sonra bağırıyor calling out your name ve sonrasındaki solo.
Ya nasıl muhteşemsin sen.
Looking Outside Inside da sonradan hazırlanan, bağıran,
haykıran bir şarkı.
Leave No Trace nasıl da böyle karışık başlayan, duygusal,
narinsin sen. The moment is passing you by, hep öyle geçip gidiyor işte, umurunda
değiliz evet. Bu da çok güzel bir şarkı ya, bak yine hüzünlendim.
Underworld giderek tempoyu arttırıyor. Haşin sözleri var,
daha agresif, daha isyankar. Albümün naifliğe gidişatını çötank diye kesiyor.
Barriers, ben bu albümde hüzünlü şarkıları daha çok
seviyor olabilirim. Mesela bu şarkı benim modumu direk değiştirebilir. Bir anda
daha on yedi olabilirim, “life don’t belong here”…
Panic, bu şarkıyı sevmiyor olabilirim. Aslında sadece
giriş kısmı çok lök diye başlıyor, yoksa şarkının gidişatında bir problem yok
bence. Sadece geçişte ruhsal bir şok yaşatıyor.
A Fine Day To Exit, albüme ismini veren parça işte bu!
Albüme ismini veren parça olması çok riskli değil mi? Bunu genel olarak
söylüyorum, koskoca albümün yükünü taşıyan bir parça. Hem albümün genelini
yansıtmalı hem de gerçekten “iyi” olmalı. Bence bir şarkı için büyük bir yük
bu. Her şarkı bu yükü taşıyamıyor keza bu şarkı da öyle.
Temporary Peace, ben bu şarkıya yorum yazamam ki, bu yani
Allah çarpar, nasıl bir şarkıdır, nasıl bir hüzün barındırır? Süresine bakınca
şarkıcık diyebileceğimiz eserin etkileyiciliği tokat gibi. Nasıl diyim Anathema
klasiklerinden biri tabi ki değildir, hiç olamamıştır belki bilemiyorum ama
benim göğsüme böyle biri bastırıp, göz yaşlarımı gözlerimden zorla söke söke
alır bu şarkı. Beni taa 10-12 yıl öncesine götürür. Bununla biter böyle albüm.
He bir de dalga sesleri ve he bir de sürpriz…
Genel olarak Anathema deyince akla gelen Parisienne
Moonlight, Fragile Dreams, Angelica, Regret ilklerden Sleepless gibi çok bariz
bir klasik barındırmayan bir albüm olsa da benim için her şarkısının yeri
apayrıdır. O nedenle sizinle paylaşmak
istedim. Yolunuz bir gün tekrardan Anathema dinlemek isterse ya da büsbütün
bilmeden Anathema’yı öğrenmek isterseniz alakasız ama iyi bir başlangıç
olabilir.
İyi dinlemeler…
Anathema can'dır...
YanıtlaSil