
Bu hafta yeni bir kitaba başladım
ve artık bloğumun sol –size göre sağ- kenarında her hafta okuduğum kitap
duracak. Yani en azından size rezil olmamak adına bir ayda bir tanesini
bitiririm diye planlıyorum. Okuduğum kitap Jose Saramago’nun “Ölüm bir varmış
bir yokmuş” adlı kitabı. Ölümün bilinmeyen bir ülkede birden yok olmasıyla
meydana gelen değişimi sosyo ekonomik bir biçimde inceleyen bir roman. İlk
izlenim olarak diyorsunuz ki “iyi ki ölüm diye bir şey var.” Son izlenimimi
aktaramayacağım bir bitireyim ondan sonra.
Neyse bu yazının asıl konusu dün
izlediğim tuhaf enteresan rüyalar görmeme sebebiyet veren 2009 yılı yapımı “Mr. Nobody” filmi. Filmin konusu aslında pek çok teoriyi
içinde barındıran kompleks bir kurgu gibi. Hani butterfly effect desen de
uyuyor, sicim teorisi desen de. Paralel evren diyen de olmuş ama daha çok hayattaki
seçimlerimiz ve sonuçları konulu bir film desek daha doğru olur.


Eğer Tanrı-Allah-Kader zincirini
de tamamen saf dışı bırakırsak yaşam sadece bizim ellerimizde ve bizim
tercihlerimizle belirlenen bir form olup çıkıyor. Bu belirsizlik ve kendi
talihimizi kendimizin belirlemesi ve hayatımızın çok daha iyi olabileceği gibi
çok da kötü olabilme ihtimali insanı biraz mutsuzlaştırıyor aslında. Yani düşünün “hayırlısı”-“kader”-“her şeyin
bir nedeni var” diyoruz ya, hani düşünün ki yok. Yani rezalet bir hayatınız var
ve tek nedeni o işi kabul etmemeniz, o çocuğu/kızı reddetmeniz, yanlış bölüm
seçmeniz, ya da Brezilyadaki bir adamın o gün işten çıkarılması nedeniyle evde
oturup fazla kaynattığı yumurtanın dumanının Türkiye’de bir yerde yağmura neden
olması ve bu yağmur nedeniyle evde oturup hayatınızın aşkını o gün görememeniz
ve bir daha da göremeyecek olmanız… Ya böyle bir şey olamaz bence, olmamalı.
Ben Tanrı, evren, güç her ne varsa ondan istiyorum. Çünkü hayatımın iplerinin
benim elimde olması, beni çok korkutuyor gerçekten.
Sicim teorisine göre evrende 3
boyut değil (ki aslında zamanla beraber 3+1, 4 boyut olduğunu varsayabiliriz) 6
yeni boyut daha vardır, fakat bu boyutları standart anlamdaki mekân ve zaman
boyutları değil, bunlara bağlı alt boyutlar gibidir (wiki sağolsun). Zaman ve
ekstra zaman sadece ileriye doğru akmayan bir zaman… İleriye doğru akmayan çok
yönlü bir zaman boyutunda gerçekten kendimiz olabilir miyiz? Gerçekten
hatalardan ders alıp, kalıcı bir yaşam var edebilir miyiz? Peki birden farklı
zamanda var olan gerçekten tek bir benlik mi olur? Farklı şeyler yaşayarak aynı
insan olunabilir mi?

Bilimdeki çoğu araştırma varacağı yerler saptanmadan sadece bulunmak için, öğrenmek için, keşfetmek için yapılıyor bence. İnsanoğlunun pek çok duygusu gibi törpülenemeyecek bir duygudur merak duygusu ve insan bir kez öğrendi mi geri dönmek istemez. Çünkü insan bazen sadece bilmek ister.
Filmi gece izleyip yattığımdan olsa gerek tuhaf rüyalarıma filme bolca çalan bu şarkı baya bir fon oluşturmuş olacak sabah kalktığımda gözlerimi açar açmaz bam bam bam bam bam diye bu şarkıyı söylemeye başladım. Kalıcı bir hasar söz konusu olabilir. Şarkıyı paylaşıyorum.
Ps: Jared senin gözlerin nasıl bir mavi öyle?