Bugün işteyim ama işim gücüm yok
ben de size izlediğim diziyi anlatayım istedim. Aslında dizi anlatmayı
izlemeyenler için bir şey ifade etmeyeceğinden sevmiyorum ama günde 2 bölüm
izlemezse ölecek hastalığına yakalandığıma göre anlatmam gerektiğine karar verdim.
Bu dizi 30’larında liseye giden 4
kız hakkında. Yani dizide 16 yaşlarındalar ama gerçekte yaşları 25-27
aralığında. Kıyafetler ona keza. Yan yana gelsek birlikte şirket toplantısına
girsek hoş geldiniz Müdüre Hanım derler yani öyle bir kartlık. Her neyse…
Her şey bir cinayetle başlıyor.
Dizinin başrollerindeki 4 kızı toplayıp, kendi arkadaş grubunu oluşturan
Alison; aslında psikopatın önde gideni, şantajlar, tehditler, milletin
sırlarını öğrenip bunları kullanmalar, ohooo biri bin para, işte bu kız ölüyor
dizinin başında. Ölüyor ama öldüğüyle kalmıyor, kızlara bir de sapık bırakıyor.
Kızlar bu Alison öldükten bir süre sonra sonu “…-A-“ ile biten mesajlar alıyor.
Bu mesajı atan kim veya kimlerse, bu kızların hatta bu kızlar dışındaki pek çok
kişinin epey bir sırrını biliyor ve sürekli bunları koz olarak kullanıp kızlara
ve hatta kasabadaki diğer kişilere abuk sabuk şeyler yaptırıyor. Çoğunlukla iş
hayati tehlike boyutlarına dahi geliyor.
Dizide kıyafetler ve kızlar
güzel, biraz da gizem unsuru olduğundan ilk 10 bölümü soluksuz izledim ama 2.
Sezonda ve şu an izlediğim 3. Sezonda yer yer sıkıldığım baydığım, “yine mi
aynı şey” dediğim çok oldu. Genelde eleştiriler de beni destekler nitelikte.
Tabi konunun ilerlemesi için inanılmaz mantık hataları ve kızların inanılmaz
tedbirsiz gerizekalılıklar yapmaları bolca var. Ama her şeyi uygun yapsalar şu
anda dizi 5. Sezon anlaşmasını kapmazdı. Evet, bu sırrı öğrenmek için önümüzde
gereksiz yere uzatılmış 2 sezon var.
Şimdi gelelim dizinin karakterlerine…
Bu kız dizinin en akıllısı.
Hayır, genel kültür ve eğitim açısından akıllı ama pratikte de akıllı. Yeri
geldiğinde ablasından, erkek arkadaşından, babasından, manavdaki teyzeden bile
şüpheleniyor. Öyle aa o benim şuyum, aaa bu böyle demek yok. Tam bir şüpheci…
Mesajları kim atıyor, pis şeyleri kimler planlıyor bunu öğrenmek için her yolu
deniyor. Bir yandan da derslerinde başarılı olmaya çalışıyor. Hani Amerika
filmi klişesi “kızım Harvard’da hukuk okumalı” baskısı ailecek bunun üzerinde
de var. Bölüm ve okulu uydursam da başarı baskısı bolca var yani.
Kıyafetleri genel olarak bizim
Tansu Çiller ile sıradan liseli kız arasında gidip geliyor. Esasında inanılmaz
güzel bir vücut yapısı ve çok karakteristik yüz hatları var. O nedenle bazen
basit ama şık bir kıyafet giydiğinde ben bile “Vaay olmuş bu” diyorum. Ses tonu
ve mimikleri de çok doğal. Sevgilisiyle yakışmıyorlar ama, bence tabi.
Bu kız aslında moda düşkünü ve
yüzeysel olarak tasarlanmış bir karakter ama bence içlerinde en düşünceli ve
empati dehası bu kızda var. Modadan, giyinmekten anlıyor; bazı gerçekleri pat
pat söylüyor diye bu zavallımı “aptal sarışın kız” lanse etmişler. İlerde
değineceğim bazı karakterler bence bunun tırnağı olmayıp eline de su
dökemezler.
Hanna dizinin en güzel giyinen kızı.
Hatta direk en güzeli de bence. Hafif bir tombulluğu olsa da ben ne giyse
yakıştırıyorum. Gerçi bazen iri bazen gayet fit duruyor ben de anlamıyorum ama
vücut yapısı demek gerçekten böyle ki karakteri öncesinde şişman bir kız olarak
oluşturulmuş. Hanna, Alison öldüğünde zayıflıyor, güzelleşiyor ve popülerlik
olarak onun yerini alıyor. Ama aslında bir yer alma olayı değil, sadece
güzelleşiyor o kadar. Entrika falan çevirebildiği yok yani. Bu kızın özel
hayatı bence en iyi olan. Başına gelmeyen her ne kadar kalmasa da sevgilisiyle
bunu pek bir yakıştırıyorum. “Ay Allah tamamını erdirsin kızzzz!!” diyeceğim
geliyor. Çok tatlı ve özverili…
Dizinin bu ilk iki kızdan sonraki
son iki kızını sevmiyorum. Emily, oldukça güzel, hafif melezimsi, yüzücü bir
kız olarak dizide arz-ı endam ediyor. Kıyafetleri tarzı gayet gösterişsiz,
rahat ve spor. Ama o sporcu güçlülüğü, kararlılığını maalesef ki barındırmıyor.
Emily’nin lezbiyen olması onun tek enteresan yönü diyebiliriz. Gerçi bunu
kendine ve ailesine kabul ettirmede oldukça başarılıydı ama ondan sonrasında
ilişkilerinde bir istikrarsızlık, bir hep benim peşimde koşulsunluk görmedim
değil. Naz, kapris, böyle yandan yandan süzmeler. Ayyyy git saçını başını yol
Emily’nin. Hep bir ikna edilme gereksinimi var bu kızda. Bir şeyi de otursun,
düşünsün kendi kendine karar versin, evet doğru olan bu desin yok. Allah’tan
şanslı kız ki normal kız arkadaşı olanlar da sevgilisi olan kızlar da iyi ve
yol göstericiler ki bu da doğru yolu bulup bir şekilde kazasız belasız bir yerlere
varabiliyor.
Gerçi A bu kızla da çok uğraştı,
kızın yüzücülüğünü elinden aldı evet bu baya bir kötü oldu. Bunun dışında
dizide epey üzerine gidilen karakterlerden. Zaten ölen Alison bile fark etmiş.
Sen en zayıf halkaydın diyip duruyor. Bu garibim de inkar safhasına bulaşmadan
“hihi evet yaa ben zayıfımdır biraz^^” şeklinde tepkili. Bende o boy, pos,
arz-ı endam olsaydı, o okuldaki herkesi inim inim inletirdim :P
Ayy bu kız, iticilikte son nokta.
Bu ve sevgilisi Ezra iticilikte master degreeler. Bir de bilmiş bilmiş olgun
tavırları var, insanı inanılmazzz rahatsız ediyor. Yüzü de bir tuhaf kızın,
kaşlar yüzün yarısını kaplıyor zaten, gözler desen güzel ama ifadesiz, dudaklar
güzel ama bütünde bir güzelim ama iticiyim de ifadesi mevcut. Çene mi artık,
burun mu, yoksa mimikleri yüzünden mi anlamadım. Vücudu da miniminnacık,
aslında bana yakın, ama o kıyafetlerle bir tuhaflaşıyor Aria değil alienlaşıyor
gözümde. Bir de dizide de böyle bir tuhaf ağırlığı var, hani bir bilmişliği bu
bilmişliğin temeli de yok. Yani zayıflık olarak bence Hanna’dan ya da Emily’den
farklı değil ama daha bir hürmetteler buna sanki. Bu Dawson’s Creek’teki Katie Holmes nam-ı
diğer Joey’de de vardı. Tüm kaşarlıkları yapıp masum ve erdemli sayılmayı
başarabiliyor. Gerçi şimdi baktım pek fena gelmedi kıyafetlerle gözüme ama
neyse siz izleyin, ilerleyen zamanlarda tekrar konuşuruz zaten : )
****
Dizinin 3. Bölümünün de sonlarına
yavaş yavaş yaklaşırken hemen hemen 1 ayda sil baştan başladığım bu diziyi,
genel olarak tavsiye ediyorum. Siz de izleyin ki böyle konuşalım tartışalım. İyi
izlemeler…
ben ilk 3 kitabını okudum bu dizinin çok beğendim bir de baktım dizisi varmış :)
YanıtlaSiliki yıldır takipçisiyim en çok izlediğim yabancı dizilerin başında geliyor.
şimdi tatilde :(
Evet tatilde, benim de son 2 bölümüm kaldı ama inanılmaz sinir oldum olaylara.
SilO sinirim yüzünden izleyemiyorum :)
Niçin modaya bu kadar takıntılısınız? Genelde bu diziyle alakalı yorumlarda modaya vurgu yapılmış. Amerika'da herkes rahat giyinir ama bizim standartlarımızda kıyaslanamayacak kadar da sağlıklı ve rahat Yaşarlar. Bizde de birşey makyajlanınca onun standartı yükseliyor sanırız. Cicili bir bina yapılır elit filan olur ama engelli park yeri ya da rampası filan yoktur. Ama Amerika'da tüm binalar düz girişli yapılmıştır ve aslında sadece binalar değil her şey kullanışlı ve insan esas alınarak yapılmıştır. Onlar takım elbisenin altına spor ayakkabı giyerler biz de spora makyaj yaparak gideriz. Onlar uzaya Gökdelen dikecek ama biz hala onun Sakalı,Şunun bıyığı,ötekinin Cicili kıyafeti derdindeyiz.Demek ki gelişmek kıyafetle,iki tane Gökdelen dikmeye olmuyor.onlar 16 şeritli otobanları 80 sene önce yaparken biz gardolapçılıkla uğraşıyorduk hala da bir adım yol almadık ki onların Bulduğu internetle buraya yazı yazıyoruz.
YanıtlaSil