18.05.2012

Ben Maske Takmam Acting Yaparım


Hayatta hep maskelerimiz varmış onları takarmışız, bunalırmışız bla bla. Yok ya? Ne kadar düz bir insanım ben hiç maske taktığımı hatırlamıyorum. Acaba basitliğimden mi kaynaklanıyor, yeterince kaotik falan değil miyim, neyim?

Zaten çoğumuz işe gidip geliyoruz alt tarafı, iş yerinde basit dedikodular yapıp, basit arkadaşlarımızı basitçe çekiştirip duruyoruz, yaptığımız işin dünya geneline artı bir fayda sağladığı falan da yok ki peşimizde insanlar olsun. Neyin maskesi bu? Kaldı ki sevimlilik muskası falan da değilim öyle iş yerlerinde ya da genel çevrede. Maske takmamanın genel sonucu da olabilir ya da gerçekten huysuzun tekiyim. Neyse…

Etraftaki rezilliğin, kepazeliğin ise herhangi bir sınırlaması yok. Şehrin içinde kendimizi çok marjinal, çok uçlarda yaşıyor sanıyorken gazeteleri bir açıyoruz ki kırsal yerlerde rezilliğin bini bir para. Adamlar bizi çoktan aşmış, meğerse biz gelirken onlar gidiyormuş haberimiz yokmuş. Anlattıklarımın birinin rızası olmadan haklarına tecavüz edenlerle bir ilgisi de yok. Tamamen iki tarafın karşılıklı anlaştığı ilişkiler, aşklar, aldatmalar, ihanetler… Of ki ne of…

Biz de rock konserine gidebiliyoruz diye kendimizi bir şey sanıyoruz işte. Asiyiz falan…

                                                              ********************
Bu aralar hayatım o kadar durağan o kadar durağan ki birilerini öldürmediğim sürece 3. Sayfa gazete haberlerine çıkmam imkansız. Hem de öldürmem için bir nedenim bile olmadan. İnsan dediğin varlık aşksız yaşayamıyor. Hep böyle bir aşk, bir sevgi arıyor bulamayınca da böyle bok gibi kalıyor işte. Yani aşık olduğun biri olmadan ne zayıflamanın, ne aldığın kıyafetlerin, ne gittiğin filmlerin, ne yeni keşfettiğin grupların, ne yeni yapmayı öğrendiğin yemeklerin hiçbir kıymeti yok. Yeni yapmayı öğrendiğin yemeklerin derken bir yemek öğrendiğim yok da dediğim gibi zaten kıymeti olmayacağı için öğrenmedim. Ne gerek var di mi?

İki-üç ay öncesinde verdiğim kiloların hepsini geri almak için çılgınca bir yarış içine girdim kendimle. Yemediğim şey kalmadı, en son aslında hiç sevmediğim un kurabiyesini önümden hızla geçiren çaycı ablanın “Neler dönüyor orada, ne var senin elinde, NE VAAARRR” diye üstüne atlayıp, kaptığım un kurabiyelerini şehrin soğuk dehlizlerinde yerken buldum kendimi. Yeşile döndüğümü iddia edenler var.

·   Geçen gün arkadaşta Diablo III oyanayıp etrafta ben oynadım diye hava atabilme fırsatını bile teptim.
·   Önümde Madonna konseri var ama ben son 3 albümünden toplam 5 şarkı anca biliyorumdur.
· Pazar günü gideceğim düğün için en ufak bir hazırlanma, ne giyeceğim diye düşünme olayı bile yaşamadım. Giyerim işte dolaptan bir şeyler modundayım.
·   2 ay sonra yeterlilik sınavım var, umrumda bile değil. Kaldın deseler, “amaaan hayırlısı artık” diyeceğim.
·   En önemlisi hayatımda bir hedefim yok.

Burada hemen hemen genelin sıkıntısı aynı olduğundan biliyorum ki toptan incelendiğinde dertlerimin çok boş, basit ve manasız gözüküyor. Yani derdim bile dert değil bu nedenle, "dertler beniiiim, hayat seninnn seninnn ooğğğlllsunnn” diyemiyorum.

Kaan Tangoze’nin intihar eden bir sevgilisi vardı Ahu Paşakay... Zavallı kızın hastane artık günlüğü mü, yoksa artık röportaj mı ne haltsa dedikleri şöyle böyle aklımda…
“Hastanede Nirvana fln dinliyorum ve beni dışlıyorlar, farklı geliyorum onlara”
Vay anasını. Kız daha Nirvana dinlerken bile dünyanın boşluğuna vakıf olup, intihar seviyesine gelmiş, hatta insanlara farklı olduğunu kanıtlamış, ben ölmeyip de ne yapayım. Dinlediğim o kadar deli manyak şarkı var hala intihar seviyesine gelemedim, hala kimse bana farklısın demiyor, onlarca şarkı dinliyorum hayatım değişmiyor!!
Bu arada güzel kızdı, yazık oldu.
Kaç gündür içimde sıkıntı ve giderek büyüyen boşluk nedeniyle bloğa bir şey yazasım da yoktu. Aklımda o kadar düşünce, o kadar gelecek kaygısı ve o kadar sıkıntı var ki ne zaman oturup bir düzende sıralayıp yazmaya kalksam kitlenip kaldım. Aynı şey işte herhangi bir şey yapmaya kalkınca da oldu. O nedenle yazım da aynı ruh halim gibi bölük pörçük, düzensiz ve pek bir şey ifade etmeyen bir şey oldu; kusura bakmayınız. Gelecek yazım olacağını dediğim Scarlett O’hara yazım da biraz ertelendi aynı sebepten. Hem hala çoğunuzun filmi izlemediğini düşündüm, Kolay değil, 238 dk lık bir film.

Son olarak maskelere dönelim. Maske takmadığımdan rezalet ruh halim de etrafıma yansıdı ve o nurlu suratım bildiğiniz bir nemrut surata dönüştü. Acaba arada yalandan gülücükler falan mı saçsam da ne kadar neşeli kız falan mı deseler, ya da direk tavşan kostümü mü giysem, ne yapsam?
 
Why do you wear that stupid bunny suit?
Why are you wearing that stupid man suit?

Peki niçin maskeler takıyorsunuz ey insanlar? Takmayın, hayat maskesiz çok daha rahat. Belki birazcık rol kesin, birazcık numara ama hayat o maskelerin altında yüzlerinizi yaşlandırmak için inanın ki çok kısa. Ve ne olursa olsun çok kalorili şeyler yemeyin, obezite kötü unutmayın; hava bir size bir yağmurlu, bir size boğuk değil, ülkenin genelinde böyle bunu da dikkate alın. Saygılarrrrr….

7 yorum:

  1. insanlar kendilerine karşı yüzsüz olunca başkalarına maske takmakta pek bir beis görmüyorlar sanırım. bu yüzden de gayet olağan bir durum artık. ben palyaço gibi görmeye çalışıyorum artık ve gülmeye çalışıyorum.

    intihar etmeyi düşündüğüm zamanlar oldu ve bu zamanlarda bir çok hayatı düşünerek kendimi haksız dahası fazlasıyla budala buldum. etrafımızda olsun, yazılmış olsun öylesi hayatlar var ki o hayatlarla empati kurunca kendine gülersin tahminimce. ben bu şekilde arayı açıyorum. senin işinse çok daha kolay olmalı; tahminimce senin hali hazırda bundan fersah fersah uzak olduğunu düşünüyorum zira.

    YanıtlaSil
  2. maskeli insanları hiç sevmiorum ya ısyerlerınde oldukca sık karsımıza cıkıolar malesefkı yada dost gorunup kuyu kazarlar kendılerı dusecekler ıcıne ama bıgun bunada ınanıyorum:)

    YanıtlaSil
  3. konuyla pek ilgili olmayacak ama şizofren hastaları çevresindeki insanların yüzünde maske var zannedermiş ve hepsinin arkasında aynı kişinin olduğunu düşünürmüş.

    gelelim buraya. balo maskelerini severim; ama insanların maskelerini sevmem. gerçekten bunların ağzına kürekle vuracaksın :D içinde büyüyen bir boşluk varsa esas bloga yazmalısın ki rahatlayasın. o konuda yazmakta önemli değil. mesela ben bir resim bile paylaşsam rahatlıyorum :))

    YanıtlaSil
  4. @alter ego muhakkak ki ülke geneline hatta dünya geneline baktığında evet fazla ufak şeyleri büyütüyoruz belki de ama ne yapalım, hayat bize bir şeyler sundukça biz de daha fazlasını istiyoruz, çevremiz ona göre oluşuyor biz de çevremize uymaya çalışıyoruz. Zincirin bir halkası kopunca da kaçınılmaz mutsuzluk geliyor.

    @biricitconsungünlüğü maskelerini ikiyüzlülük olarak kullananlar zaten ayrı, ama etraftan çekindiği, kendi olamadığı için maske takanlar da var. Benim tepkim biraz da onlara. Yanlış anlaşılmaktan korkuyorlar ya da etrafa daha hoş gözükmek için kendilerini saklıyorlar, ne gerek var oysa ki? Ben belki gerçek seni daha çok seveceğim?

    @zihin gerçekten yazamıyorum yaa, hep isyan hep bir memnuniyetsizlik. Sıkıldım kendimden ühühü :(

    YanıtlaSil
  5. İnsanların karşısında maske takıp yalan söylemeseydim, çoğu koşarak kaçardı.

    YanıtlaSil
  6. hayıııııaaar!!! o kilolar geri alınmıycak. yine giyinilicek, yemek yapılıcak ve olağan aşka hazırlanılıcak. tamam? bak ben çok güzel bunalık olur ben de yazamam günlerce ama böyle başkasında okudum mu hemen öyle düşünmesin, o düşünceden hemen çıksın isterim. çııııık! sınavlara da çalış. of!

    "maskelerden sahtelerden bıktım artııııkk" diye bi'Demet Akalın şarkısı vardı sahi? Bildin mi? Onu söyledim yazı bitince, haha :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. di mi, di mi yaa? Kilo mevzusu zaten çok sakıncalı, uzak durmaya çalışıyorum :/

      Sil