Hayatta
hep maskelerimiz varmış onları takarmışız, bunalırmışız bla bla. Yok ya? Ne
kadar düz bir insanım ben hiç maske taktığımı hatırlamıyorum. Acaba
basitliğimden mi kaynaklanıyor, yeterince kaotik falan değil miyim, neyim?
Zaten
çoğumuz işe gidip geliyoruz alt tarafı, iş yerinde basit dedikodular yapıp,
basit arkadaşlarımızı basitçe çekiştirip duruyoruz, yaptığımız işin dünya
geneline artı bir fayda sağladığı falan da yok ki peşimizde insanlar olsun. Neyin
maskesi bu? Kaldı ki sevimlilik muskası falan da değilim öyle iş yerlerinde ya
da genel çevrede. Maske takmamanın genel sonucu da olabilir ya da gerçekten
huysuzun tekiyim. Neyse…
Etraftaki
rezilliğin, kepazeliğin ise herhangi bir sınırlaması yok. Şehrin içinde kendimizi
çok marjinal, çok uçlarda yaşıyor sanıyorken gazeteleri bir açıyoruz ki kırsal
yerlerde rezilliğin bini bir para. Adamlar bizi çoktan aşmış, meğerse biz
gelirken onlar gidiyormuş haberimiz yokmuş. Anlattıklarımın birinin rızası
olmadan haklarına tecavüz edenlerle bir ilgisi de yok. Tamamen iki tarafın
karşılıklı anlaştığı ilişkiler, aşklar, aldatmalar, ihanetler… Of ki ne of…
Biz
de rock konserine gidebiliyoruz diye kendimizi bir şey sanıyoruz işte. Asiyiz
falan…
********************
Bu
aralar hayatım o kadar durağan o kadar durağan ki birilerini öldürmediğim
sürece 3. Sayfa gazete haberlerine çıkmam imkansız. Hem de öldürmem için bir
nedenim bile olmadan. İnsan dediğin varlık aşksız yaşayamıyor. Hep böyle bir
aşk, bir sevgi arıyor bulamayınca da böyle bok gibi kalıyor işte. Yani aşık
olduğun biri olmadan ne zayıflamanın, ne aldığın kıyafetlerin, ne gittiğin filmlerin,
ne yeni keşfettiğin grupların, ne yeni yapmayı öğrendiğin yemeklerin hiçbir kıymeti
yok. Yeni yapmayı öğrendiğin yemeklerin derken bir yemek öğrendiğim yok da
dediğim gibi zaten kıymeti olmayacağı için öğrenmedim. Ne gerek var di mi?
İki-üç
ay öncesinde verdiğim kiloların hepsini geri almak için çılgınca bir yarış
içine girdim kendimle. Yemediğim şey kalmadı, en son aslında hiç sevmediğim un
kurabiyesini önümden hızla geçiren çaycı ablanın “Neler dönüyor orada, ne var
senin elinde, NE VAAARRR” diye üstüne atlayıp, kaptığım un kurabiyelerini
şehrin soğuk dehlizlerinde yerken buldum kendimi. Yeşile döndüğümü iddia
edenler var.
· Geçen
gün arkadaşta Diablo III oyanayıp etrafta ben oynadım diye hava atabilme
fırsatını bile teptim.
· Önümde
Madonna konseri var ama ben son 3 albümünden toplam 5 şarkı anca biliyorumdur.
· Pazar
günü gideceğim düğün için en ufak bir hazırlanma, ne giyeceğim diye düşünme
olayı bile yaşamadım. Giyerim işte dolaptan bir şeyler modundayım.
· 2
ay sonra yeterlilik sınavım var, umrumda bile değil. Kaldın deseler, “amaaan
hayırlısı artık” diyeceğim.
· En önemlisi hayatımda bir hedefim yok.
Burada
hemen hemen genelin sıkıntısı aynı olduğundan biliyorum ki toptan
incelendiğinde dertlerimin çok boş, basit ve manasız gözüküyor. Yani derdim
bile dert değil bu nedenle, "dertler beniiiim, hayat seninnn seninnn
ooğğğlllsunnn” diyemiyorum.
Kaan
Tangoze’nin intihar eden bir sevgilisi vardı Ahu Paşakay... Zavallı kızın
hastane artık günlüğü mü, yoksa artık röportaj mı ne haltsa dedikleri şöyle
böyle aklımda…
“Hastanede
Nirvana fln dinliyorum ve beni dışlıyorlar, farklı geliyorum onlara”
Vay
anasını. Kız daha Nirvana dinlerken bile dünyanın boşluğuna vakıf olup, intihar
seviyesine gelmiş, hatta insanlara farklı olduğunu kanıtlamış, ben ölmeyip de
ne yapayım. Dinlediğim o kadar deli manyak şarkı var hala intihar seviyesine
gelemedim, hala kimse bana farklısın demiyor, onlarca şarkı dinliyorum hayatım
değişmiyor!!
Bu
arada güzel kızdı, yazık oldu.
Kaç
gündür içimde sıkıntı ve giderek büyüyen boşluk nedeniyle bloğa bir şey yazasım
da yoktu. Aklımda o kadar düşünce, o kadar gelecek kaygısı ve o kadar sıkıntı
var ki ne zaman oturup bir düzende sıralayıp yazmaya kalksam kitlenip kaldım.
Aynı şey işte herhangi bir şey yapmaya kalkınca da oldu. O nedenle yazım da
aynı ruh halim gibi bölük pörçük, düzensiz ve pek bir şey ifade etmeyen bir şey
oldu; kusura bakmayınız. Gelecek yazım olacağını dediğim Scarlett O’hara yazım
da biraz ertelendi aynı sebepten. Hem hala çoğunuzun filmi izlemediğini
düşündüm, Kolay değil, 238 dk lık bir film.
Son
olarak maskelere dönelim. Maske takmadığımdan rezalet ruh halim de etrafıma
yansıdı ve o nurlu suratım bildiğiniz bir nemrut surata dönüştü. Acaba arada
yalandan gülücükler falan mı saçsam da ne kadar neşeli kız falan mı deseler, ya
da direk tavşan kostümü mü giysem, ne yapsam?
Why do you wear that stupid
bunny suit?
Why
are you wearing that stupid man suit?
Peki niçin
maskeler takıyorsunuz ey insanlar? Takmayın, hayat maskesiz çok daha rahat.
Belki birazcık rol kesin, birazcık numara ama hayat o maskelerin altında
yüzlerinizi yaşlandırmak için inanın ki çok kısa. Ve ne olursa olsun çok kalorili
şeyler yemeyin, obezite kötü unutmayın; hava bir size bir yağmurlu, bir size
boğuk değil, ülkenin genelinde böyle bunu da dikkate alın. Saygılarrrrr….
insanlar kendilerine karşı yüzsüz olunca başkalarına maske takmakta pek bir beis görmüyorlar sanırım. bu yüzden de gayet olağan bir durum artık. ben palyaço gibi görmeye çalışıyorum artık ve gülmeye çalışıyorum.
YanıtlaSilintihar etmeyi düşündüğüm zamanlar oldu ve bu zamanlarda bir çok hayatı düşünerek kendimi haksız dahası fazlasıyla budala buldum. etrafımızda olsun, yazılmış olsun öylesi hayatlar var ki o hayatlarla empati kurunca kendine gülersin tahminimce. ben bu şekilde arayı açıyorum. senin işinse çok daha kolay olmalı; tahminimce senin hali hazırda bundan fersah fersah uzak olduğunu düşünüyorum zira.
maskeli insanları hiç sevmiorum ya ısyerlerınde oldukca sık karsımıza cıkıolar malesefkı yada dost gorunup kuyu kazarlar kendılerı dusecekler ıcıne ama bıgun bunada ınanıyorum:)
YanıtlaSilkonuyla pek ilgili olmayacak ama şizofren hastaları çevresindeki insanların yüzünde maske var zannedermiş ve hepsinin arkasında aynı kişinin olduğunu düşünürmüş.
YanıtlaSilgelelim buraya. balo maskelerini severim; ama insanların maskelerini sevmem. gerçekten bunların ağzına kürekle vuracaksın :D içinde büyüyen bir boşluk varsa esas bloga yazmalısın ki rahatlayasın. o konuda yazmakta önemli değil. mesela ben bir resim bile paylaşsam rahatlıyorum :))
@alter ego muhakkak ki ülke geneline hatta dünya geneline baktığında evet fazla ufak şeyleri büyütüyoruz belki de ama ne yapalım, hayat bize bir şeyler sundukça biz de daha fazlasını istiyoruz, çevremiz ona göre oluşuyor biz de çevremize uymaya çalışıyoruz. Zincirin bir halkası kopunca da kaçınılmaz mutsuzluk geliyor.
YanıtlaSil@biricitconsungünlüğü maskelerini ikiyüzlülük olarak kullananlar zaten ayrı, ama etraftan çekindiği, kendi olamadığı için maske takanlar da var. Benim tepkim biraz da onlara. Yanlış anlaşılmaktan korkuyorlar ya da etrafa daha hoş gözükmek için kendilerini saklıyorlar, ne gerek var oysa ki? Ben belki gerçek seni daha çok seveceğim?
@zihin gerçekten yazamıyorum yaa, hep isyan hep bir memnuniyetsizlik. Sıkıldım kendimden ühühü :(
İnsanların karşısında maske takıp yalan söylemeseydim, çoğu koşarak kaçardı.
YanıtlaSilhayıııııaaar!!! o kilolar geri alınmıycak. yine giyinilicek, yemek yapılıcak ve olağan aşka hazırlanılıcak. tamam? bak ben çok güzel bunalık olur ben de yazamam günlerce ama böyle başkasında okudum mu hemen öyle düşünmesin, o düşünceden hemen çıksın isterim. çııııık! sınavlara da çalış. of!
YanıtlaSil"maskelerden sahtelerden bıktım artııııkk" diye bi'Demet Akalın şarkısı vardı sahi? Bildin mi? Onu söyledim yazı bitince, haha :))
di mi, di mi yaa? Kilo mevzusu zaten çok sakıncalı, uzak durmaya çalışıyorum :/
Sil